KENDİNİZDEN KISACA BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?
Ben Ömer Faruk AKYAVAŞ. 1991 yılı İstanbul doğumluyum. İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesine 2009 yılında girdim ve buradan 2013 yılında mezun oldum. Evliyim ve bir çocuk
babasıyım. Üniversite yıllarından başında başlayarak hukuk bürolarında aktif olarak çalıştım.
2019 yılının başında serbest avukatlık yapmaya başladım. Aynı zamanda 2020 yılının
başından beri Adalet Bakanlığı Arabulucular Siciline kayıtlı arabulucuyum.
HUKUK FAKÜLTESİNİ OKUMAYA NASIL KARAR VERDİNİZ?
Son soruyu da bu soruyla beraber cevaplamış olayım. Hukuk Fakültesine girmemde etkili
olan kişi Aziz Ragıp AKYAVAŞ’tır. Onun hayatını daha çok kendi kitaplarından okudum.
Kendisi kurtuluş savaşı gazisi, İstanbul Hukuk mezunu, ceza hakimi ve sadrazam yaveri
büyük amcalarımdan. Küçük yaşımda Aziz Ragıp AKYAVAŞ’ın el yazılı notlarını, yazı
takımlarını görünce çok etkilenmiştim. Bu nedenle de hukuk okumaya karar verdim. Özellikle
İstanbul’un tarihiyle ilgilenenlere, Aziz Ragıp AKYAVAŞ’ın Diyanet Vakfından çıkan
kitaplarını okumalarını tavsiye ederim.
HUKUK FAKÜLTESİNİ OKUMAK İSTEYENLERE TAVSİYENİZ
NELERDİR?
Ben üniversiteye girmeden önce doktorluk, mühendislik, mimarlık, avukatlık çok revaçtaydı.
Daha genel bir ifadeyle bu bölümleri okuyanların gelecek kaygısının olmayacağı söylenirdi.
Ama işler geçen bu 10-15 yılda çok değişti. Devir şirketleşen, yüzlerce avukatın yer aldığı,
uzmanlık alanına göre ayrılmış departmanların yer aldığı hukuk bürolarının devri. Butik
büroların, mahalle esnaflarının avm’ler karşındaki hali misali, yok olmaya yüz tuttuğu
sisteme doğru ister istemez ilerliyoruz. Avukat olmak için hukuk fakültesini gireceklerin başta
bu hususu göz önünde bulundurmaları gerekiyor.
Diğer yandan hukuk fakültesini bitirip hakim/savcı olmak isteyenlerin önünde “mülakat” adı
altındaki garabet hakkında açıkça bilgi sahibi olmaları gerekiyor. Yeterli araştırma
yapmaksızın, hakim/savcılık hayalleriyle fakülteyi bitirenlerin bir çoğu, “mülakat”tan
elendiğinde hayal kırıklığı yaşadı ve yaşamaya da devam ediyor.
TÜRKİYE’DE AVUKAT OLMANIN AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI
SİZCE NELERDİR?
Türkiye’de barolara kayıtlı yüz binlerce avukatız. Ben henüz mezun olmadan önce fütursuzca
açılan hukuk fakültelerinin gelecekte sebep olacağı sorunlar hakkında konuşuluyordu. Şimdi
bu sorunları yaşamaya başladık. Neredeyse asgari ücrete, günde 12, 13 saate yakın çalıştırılan
meslektaşlarımız var. Sayımızın artması haliyle rekabeti de kızıştırdı. Son zamanlarda
çoğumuzun malumu reklam yasağı uygulaması da hak getire. Baroların siyasileştiği, reklam
yasağının önemsenmediği, mesleğin itibarsızlaştırıldığı, avukatlık asgari ücret tarifesinin
dikkate alınmadığı ortamda yeni bir avukat olarak ayakta tutunmak iyice zorlaştı. Bu hususta
naçizane tavsiyem serbest çalışacak meslektaşlarımın güvendiği, mümkünse üç değilse en az
iki arkadaşıyla ortak bir büro açmaları olur. Birlikten kuvvet doğuyor.
İDEAL MÜVEKKİL-AVUKAT İLİŞKİSİ SİZCE NASIL OLMALIDIR?
Biz avukatlar müvekkillerine sonucu garanti eden değil, süreci en iyi şekilde yürüteceğini
vaadeden kişileriz. Bu nedenle müvekkil avukat ilişkisinde en temel hususun güven tesisidir.
Müvekkil avukatına, avukat da müvekkiline güvenmelidir. Avukat müvekkiline karşı şeffaf
olmalı; uygun şekilde ve zamanda ona hesap vermelidir. Müvekkilinin hukuki menfaatini
öncelemeli ama bunu yaparken insani değerlerinden taviz vermemelidir. Bunların yanında
avukat müvekkilinin işlerini şahsileştirmemelidir. Meşhur söz ile bu sorunun cevabını
bitireyim. “Milletin derdini tasasını parayla satın alan kişidir avukat.”
AVUKATLIK MESLEĞİ İLE İLGİLİ EN TEMEL SORUN SİZCE NEDİR? BU
SORUNUN GİDERİLMESİ İÇİN YAPILMASI GEREKENLER NELERDİR?
Ülkemizde avukatların saygınlığı ve güvenilirliği konusunda önemli problemler var. Bunun
bence asıl müsebbibi yine biziz. Hem güvenin hem de saygınlığın toplum nezdinde tesis
edilebilmesi için tüm meslektaşlarımızın ve meslektaş adaylarımızın hukuk hayatının en
başından beri avukatlık meslek ilkelerini, hukukun temel prensiplerini özümseyerek yol
almaları gerekiyor. Meşru olmayan çıkarlarımızı göz ardı etmezsek etkili ilerleme
sağlayamayız.
ARABULUCULUK SİSTEMİ HAKKINDAKİ OLUMLU/OLUMSUZ
DÜŞÜNCELERİNİZ NELERDİR? MEVCUT SİSTEMİ DOĞRU BULUYOR
MUSUNUZ?
Bu konuda www.akyavas.av.tr internet sitemizde arabuluculuk hakkındaki açıklamalarımdan
bir alıntı yapmak istiyorum. “Geleneklerimize hiç de yabancı olmayan arabuluculuk kurumu,
adından da anlaşılacağı üzere tarafların profesyonel bir arabulucunun idaresindeki müzakere
masasına oturup problemlerini, hukukun emredici kurallarının içerisinde kalarak, kendi istek
ve iradeleri doğrultusunda çözmeye çalıştığı alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir.
Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşması durumunda hazırlanan
tutanak mahkeme kararı hükmündedir ve tarafları bağlayıcıdır niteliktedir. Süreç sonunda
anlaşılamaması, mahkemeye veya diğer yargı yollarına başvurmaya engel değildir.
Arabuluculuk süreci içerisinde paylaşılan tüm bilgiler, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça
gizlidir.”
Uyuşmazlıkların çözümünde alternatif bir usul olarak hukuk sistemimizde yer alan
arabuluculuk kurumunun öneminin her geçen yıl daha da anlaşıldığını düşünüyorum. Dava
şartı arabuluculuk konularının artmasının sebebi de arabuluculuk uygulamasının başarısıdır.
Avukat meslektaşlarımız hem arabuluculuk sürecinin hem de arabuluculukta taraf vekilliğinin
önemini anladıkça sistem kusursuz hale daha da yaklaşacaktır. İlerleyen zamanda
arabuluculuk sonrası dava şartı tahkim uygulamasıyla alternatif uyuşmazlık çözüm
yöntemlerinin daha da çeşitlenip yaygınlaşacağını düşünüyorum. Konuyu merak edenlere
ISTAC (İstanbul Tahkim Merkezi) internet sitesini incelenmesini tavsiye ederim.
AVUKAT OLARAK KENDİNİZE ÖRNEK ALDIĞINIZ BİRİLERİ VAR MI?
Aziz Ragıp AKYAVAŞ.
Röportaj çalışmanız için tebrik eder ve benimle röportaj yapma nezaketini
gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim.
Arb. Av. Ömer Faruk AKYAVAŞ
Katılımınız ve katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz.