29 Eylül 2012 Cumartesi

2.ULUSLARARASI SUÇ VE CEZA FİLM FESTİVALİ AÇILDI...


Başakşehir Belediyesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi işbirliği ile gerçekleştirilen 2. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nin açılış töreni 28 Eylül Cuma günü İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in katılımıyla açıldı.
Açılış töreninde Türk Sinemasının Sultanı Türkan Şoray, ödüllü yönetmen Zeki Demirkubuz ve seçkin kitlesiyle yazar Selim İleri'nin yanı sıra filmleri ile festivale katılan dünyaca ünlü yönetmenler ve oyuncular da yer aldı.
2. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali açıldı.
"Farklı Fikirlere saygılı davranmalıyız"
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin açılış konuşmasında "Beyaz Perde toplumun doğru yönlendirilmesinde çok etkili bir araç. Sinemadaki tek bir kare yüzlerce yazıdan daha etkili. Sevgi emektir, emek verilen ise kıymetlidir. Kadınların yaşam kalitesini yükseltmek, yalnızca kadınların değil, hepimizin meselesidir. Toplumun ilerlemesi ancak kadın hareketi ile olabilir. Farklı fikirlere saygılı olarak festival gibi tartışma platformları oluşturmalıyız" dedi.
Festival nihai çözümler için platform oluşturacak
26 Eylül - 4 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek olan Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali"Kadına Yönelik Şiddet ve Ayrımcılık" teması ile bu sene ikinci defa sinemaseverlerin karşısına çıkan Festivalin açılış töreninde görüşlerini bildiren Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal "İstanbul'un kültür sanat ve akademik yaşamına yeni bir soluk katacak olan bu önemli festivalde, genç sinemacılarımızın "Kadın ve Adalet" kavramına bakış açılarını da bir anlamda gördük. Festivalin oluşturacağı tartışma zeminiyle birlikte, çözüm dinamiklerine sanatın duyarlılığıyla farklı açılardan ışık tutarak hepimizi derinden sarsan bu hadiseleri ortadan kaldıracak nihai ve kesin çözüme bir katkıda bulunabilmeyi amaçladık. Kadınlarımızın haklarını koruyabilmek, destekleyebilmek için Hukuk ve adalet anlamında Türkiye'de çok şeyler yapıldı, yapılmaya devam ediyor. Ama hala eksiklerimiz var. Reformları devam ettirmek içinde tüm topluma görevler düşüyor. Toplum-bireyler-medya olarak, suç-ceza ve adaleti konuşuyoruz. Bu kadar çok konuşulan bir konuyu da bir festival aracılığı ile tüm topluma yayarak etkili bir tartışma ortamı oluşturmak istedik" dedi.
Türkan Şoray, Festival Sinema Onur Ödülünü Yeni Yitirdiğimiz Lütfi Ömer Akad Anısına Torunu Eda Akad'a Takdim Etti.
İkinci Uluslararası Suç Ve Ceza Film Festivali Başladı

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi gerçekleşen olan Festivalin açılışı için düzenlenen Panele oyuncu Türkan Şoray, ödüllü yönetmen Zeki Demirkubuz ve yazar Selim İleri katıldı. Prof. Dr. Bengi Semercinin başkanlığında gerçekleşen Panele Akademisyenler, yurt içi ve yurt dışından Sinemacılar, Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcileri ve çok sayıda öğrenci katıldı. Panel'de ayrıca Avukat ve STK temsilcisi Hülya Gülbahar ödül aldı.
Katılımcıların soruları ile renklenen panelin ardından Dal Gibi / Twiggy (EMMANUELLE MILLET - Fransa) isimli filmin gösterimi gerçekleştirildi.
"Kadın Sorunlarını yazarlarımız çekingen davrandı"
Panele katılan yazar Selim İleri Edebiyat tarihinde kadının gelişimi anlattı "İlk dönemlerde ki yazarlarımız toplumda ki muhafazakarlıktan etkilenerek eserlerinde kadın temasını işlemediler. Sanat topluma duyarlı olmalı. Kadına şiddet konusunda ikitarafı da görmeliyiz" dedi.
"Filmlerim de oynadığım her kadın ben oluyorum"
Oynadığımher kadın rolünde kadının toplumdaki yerini gözlemledim diyen Oyuncu Türkan Şoray ise yaptığı konuşmada "Küçükyaşlarda başladığım mesleğimle benim de kişiliğimgelişti. Sinema toplumun aynasıdır. İlk dönem Türk sinemasında erkeğe bağımlı edilgen kadınlar varken, 80'lerden sonar sinema da kadın roller de değişti. Oynadığım her kadın ben oldum. Karakterlerimiçalışırken aynı zamanda toplumda kikadının rolünü sorgulamaya başladım. Günümüz de kadınların maruz kaldığı şiddet ancak eğitimle, kadınların ekonomik özgürlüklerini kazanmalarıyla ve de zihniyetlerin değişmesiyle sağlanabilir"dedi.
"Kadın meselesi karşıt görüşleri tartışarak, onları anlayarak çözülebilir"
Ödüllü yönetmen Zeki Demirkubuz ise "Yönetmenlerimiz kadın konusunda özel bir duyarlılık göstermiyorlar. Ben insanların yaşadıklarına ayna tutuyorum. Son yıllqarda kikadın tartışmalarını çok gerçekçi bulmuyorum. Toplumumuzda kadın konusu yakıcı yanıyla değil, modernize ederek tartışıyoruz. Karşıt görüşleri de anlamaya çalışmalı, kadını döven, bıçaklayan tarafıda katmalıyız. Bu toplumun binlerce yıllık sorunudur, ülkenin sosyolojisiyle alakalıdır" dedi.
Oscarlı Yönetmenler, Benzersiz Filmler
Hukuk ve Sinemanın yan yana geldiği dünyadaki tek festival olma özelliğini taşıyan Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali aynı zamanda, bünyesinde bir de altın terazi film yarışmasını barındırıyor. Hukuk ve sinemayı bir araya getiren festivalde film gösterimlerinin yanı sıra akademik programlarla da "Kadına Şiddet ve Ayrımcılık" konusunda çözümler aranıyor.
"Kadına Şiddet ve Ayrımcılık" Üzerine Akademik Bilgi Havuzu oluşuyor
Adalet-toplum ve adalet-birey ilişkisine dair sosyal ve sanatsal bir farkındalık yaratması amaçlanan festival, akademik programı ile de ülkemizin kanayan yaralarından biri olan "KADINA ŞİDDET"konusunu akademisyenler ile masaya yatırıyor. 50 farklı ülkeden gelen akademik katılımcı, kendi ülkelerinde konuya yaklaşımlarını, yapılan hukuksal düzenlemeleri ve bu çalışmanın toplumsal yansımalarını akademik programlar ile paylaşıyor.
3. 0000 sayfalık tebliğ hazırlandı
Festivalin en dikkat çekici özelliği bu yıl 50 ülkeden (5 kıtadan) kadına karşı şiddetle ilgili bildiriler okunuyor. Sonraki yıllar da da devam ettirilecek olan havuzTürkiye'de dünyadaki kadına yönelik gelişmelerle ilgili ciddi bir data kazandırmış oluyor. Ayrıca bu yıl yeni gelişmelerden, USCFF kapsamında okunan tebliğler kitap haline getirildi. Özeti 1000 sayfa olan kitabın tamamı 3000 sayfadan oluşuyor. Tebliğler kendi dillerinde ve Türkçe çeviri olarak yayınlanacak.
Kaynak: Haber7

28 Eylül 2012 Cuma

Günün Sözü

 Boris Vian Sözleri     Kolay değildir; Uğruna herşeyinizi verdiğiniz insana yabancı gibi bakmak...Boris Vian

26 Eylül 2012 Çarşamba

Türkiye'de Avukatlık Mesleğini İcra Etmenin Getirileri...

Balıkesir'in Burhaniye ilçesinde, bir kişinin, hakkında başlatılan icranın takibini yapan avukatı bürosunda dövdüğü iddia edildi. 
Bir yazlık sitenin avukatlığını yapan Kerem Şengider, site yönetiminin isteği doğrultusunda aidatları ödemediği gerekçesiyle bazı kişiler hakkında icra takibi başlattı. Hakkında icra takibi başlatılan M.Y. ve beraberindeki 5 kişi, ofisine gittikleri avukat Şengider ve sekreteri Firuze Huylu'yu darbetti. Genç avukat, 3 gün iş göremez raporu aldı, saldırıda bulunan kişilerden şikayetçi oldu. Şengider, emniyette, üç hafta önce tehdit telefonları ve mesajları aldığını, bu konuyla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ifade etti. Yapılan saldırının duyulmasının ardından Burhaniye'ye gelen Balıkesir Barosu Başkanı Yaşar Meyvacı ve yönetim kurulu üyesi avukatlar, meslektaşına, "Geçmiş olsun" dileğinde bulunup,, saldırıyı kınadı.

Avukatların bu tür olaylarda sık sık saldırıya uğradığını ifade eden Meyvacı, adaletin gereken cezayı vereceğine inandıklarını söyledi. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor. - BALIKESİR



İHA

25 Eylül 2012 Salı

Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Duyuru!!!


Tanık Dergisi, ulusal bir öğrenci birliği olan Tanık Hukuk Topluluğu’nun yayın organıdır ve
Tanık Dergisi Ekibi  tarafından hazırlanmaktadır. Muhtelif üniversitelerden hukuk
öğrencilerinin yazınsal manada kendilerini geliştirebilecekleri ve hukuk camiasının bir araya
gelebileceği bir ortam kurmak amacında olan Tanık Dergisi, hukuk-basın ilişkisinde eksik
olan bir alanı doldurmaktadır. Her sayısında akademisyen, avukat veya hukukun farklı
alanlarında çalışan isimlerden belli oranda yazı almakta, kapak konusuyla alakalı olmak üzere
yetkin bir isimle röportaj yapmaktadır. Derginin yekûnunu teşkil eden yazılar ise, lisans
eğitimini sürdürmekte olan öğrencilerden alınmaktadır.
Tanık Dergisi’nin danışma kurulunda aşağıdaki isimler bulunmaktadır:
 Prof. Dr. Mümtaz’er TÜRKÖNE
 Prof. Dr. M.Niyazi ÖKTEM
 Prof.Dr.Eser KARAKAŞ
 Doç.Dr.Bekir Berat Özipek
 Doç. Dr. Hakan ACAR
 Yrd. Doç. Dr. Mustafa YILMAZ
 Bülent KORUCU
 Baran MERMER,
Dergimiz yazılarının tamamına yakını öğrenci yazısı olmakla beraber her sayıda 2-3 tane 
alanımızda önemli isimlerden(avukat, öğretim üyesi) yazı almaktayız. Doç. Dr. Murat
YANIK, Yrd. Doç. Dr. Mustafa YILMAZ, Prof. Dr. Niyazi ÖKTEM, Prof. Mümtaz'er
TÜRKÖNE, Öğr. Görevlisi Osman ÖZATA şu ana kadar yazılarını paylaştığımız isimlerden
bazıları.
Ayrıca her sayımızda kapak konusuna uygun olarak önemli bir isimle röportaj yapmaktayız.
Ermeni cemaatinden Hayko BAĞDAT, Doç. Dr. Osman CAN, Demokrat Parti eski genel başkanı Süleyman SOYLU, Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu ve HAS Parti genel
başkanı Numan Kurtulmuş şu ana kadar röportaj yaptığımız isimler.
En önemli prensiplerinden biri de ulusallaştırma olan Tanık Dergisi, Fatih Üniversitesi’nin
dışında İstanbul Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi,
Gediz Üniversitesi ve Zirve Üniversitesi ile birlikte  30 tane farklı üniversitede
dağıtılmaktadır. Tanık Dergisi, Nisan-2012 itibariyle ülke genelinde tüm hukuk fakültelerine
ulaşmış olmayı hedeflemektedir.
Dergimiz, hukuk-öğrenci dergileri kapsamında alanında ilk olmakla beraber, Adalet
Bakanlığı’na bağlı Adalet Akademisi ve Milli Kütüphane tarafından da takip edilmektedir.
İncelemeniz için, dergimizin bir örneğini sitemizden bulabilirsiniz:
http://www.tanikhukuk.com
Herhangi bir sponsora veya ticari kaygıya sahip olmayan Tanık Dergisi, öğrencilerin kendi
imkanlarıyla ve çabalarıyla buldukları reklamların desteğiyle hazırlanmakta ve ülke genelinde
ücretsiz olarak dağıtılmaktadır.
Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencileri olarak,
Tanık Hukuk Dergisine yazılarınızı ulaştırmak isterseniz Tanık Hukuk Dergisi Doğuş Üniversitesi Temsilcimiz SİNEM SAÇKAN ile iletişime geçebilirsiniz.
Tanık Hukuk Dergisinin yanı sıra derginin site uzantısı olan www.tanikhukuk.com adresine de yazılarınızı göndermeniz mümkün.
İletişim: Makale gönderimi için yapmanız gereken tek şey ilgili yazınızı “sinemsackan@gmail.com “ adresine göndermenizdir.




Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4.sınıf Öğrencisi Sinem Saçkan






21 Eylül 2012 Cuma

Balyoz'da Karar Vakti...

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya 7 saat 15 dakika ara verilmesinin ardından, mahkeme heyeti salona geldi. 
Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken, mahkemenin hükmü açıklamak üzere ara verdiğini belirterek, "7 saat kadar üzerinde çalışmamıza rağmen hükmü tamamlayamadık, tam bir neticeye ulaşamadık. Malum sanık sayısı fazla... Hükmü açıklamak için duruşmayı yarın saat 14.00'e bırakıyoruz" dedi.


Başkan Diken'in bu açıklamasının ardından solanda bulunan izleyiciler alkış tuttu. Bunun üzerine sanıklar da izleyicilere dönerek alkışlamaya başladı. Bu sanıklardan bazılarının sandalyelerin üzerine çıktığı görüldü. 

İzleyiciler, alkışlar eşliğinde, "Türkiye sizinle gurur duyuyor" ve "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" şeklinde slogan attı.

Bazı sanıklar ile yakınlarının kararın açıklanmamasına tepki gösterdiği görüldü.

Atatürk posteri açıp, çeşitli marşlar söyledi

"Balyoz Planı" davasında mahkemenin kararını yarın açıklayacağını bildirmesinin ardından sanık yakınları, duruşma salonu önünde Atatürk posteri açıp, çeşitli marşlar söyledi.

Bayrak açan sanık yakınları, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" ve "TSK bizim onurumuzdur" şeklinde sloganlar attı. Grup daha sonra İstiklal Marşı'nın yanı sıra Onuncu Yıl, Harbiye ve Gençlik marşlarını söyledi.

Grup daha sonra, cezaevi bölümüne otobüsle götürülen sanıklara da el sallayarak destek verdi.

Davanın sanıklarından eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın eşi Nilgül Doğan ise basın mensuplarının soruları üzerine, davada sanıkların tüm delilleri çürüttüğünü ileri sürerek, "Ne karar verilirse verilsin eşlerimizin yanındayız" dedi.

Bu arada, salon dışında mahkemenin kararını bekleyenler arasında MHP Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel, MHP Tekirdağ Milletvekili Bülent Belen ve CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz de yer aldı.

CNN TÜRK

20 Eylül 2012 Perşembe

DESTEKLİ-YORUM!

30 bine yaklaşan aktif üye sayısıyla 'Dünyanın en büyük barosu' sıfatını New York Barosu'ndan alan İstanbul Barosu, Ekim ayında yapılacak seçime hazırlanırken başkan adayları da belli olmaya başladı.
Adaylığını açıklayan isimlerden biri de Çağdaş Avukatlar Grubu, Katılımcı Avukatlar ve Özgürlükçü Hukuk Platformu'nun adayı Av. Filiz Kerestecioğlu oldu. Baro Başkanlığı'na adaylığını açıklayan tek kadın olan olan Kerestecioğlu, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde kendisine destek veren avukatlarla birlikte bir basın açıklaması yaptı. Baroların, 'yüksek siyasetle' uğraşan, kastlaşmış, bürokratik yapısından çıkartılması yurttaşlarla ve üyeleriyle doğrudan temasının sağlanması, bunun mekanizmalarının oluşturulması gerektiğine vurgu yapan Kerestecioğlu, 'Öfkenin erkek egemen dili muteber dil olarak kullanılıyor ve bu atmosferde, özellikle iktidarda ve etkin görevlerde bulunan kişiler barış isteklerine kulaklarını tıkıyor, kimse barıştan söz etmiyor' dedi. Başkan adayı olduğu için heyecan ve gurur duyduğunu belirten Kerestecioğlu 'Özellikle kadın cinayetlerine dur demek için davalarda müdahil olacağız. Ergenekon, Balyoz davasında da haksızlık söz konusu olduğunda tabi ki gideceğiz ve orada olacağız, davayı takip edeceğiz. Haksızlık olan her yerde olacağız, sadece yandaşlıkla bir yerde olmayacağız' diye konuştu. Akşam

17 Eylül 2012 Pazartesi

N.Ç HUKUK FAKÜLTESİNİ KAZANDI!

Mardin'de 13 yaşındayken 28 kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç hayalini gerçekleştirdi ve İstanbul'da bir üniversitenin hukuk fakültesini kazandı. N.Ç mezun olduktan sonra kendisi gibi mağdurların savunucusu bir avukat olacak.



2002 yılında Mardin’de henüz 13 yaşındayken aralarında kaymakamlık yazı işleri müdürü, bir yüzbaşı, muhtar ve korucuların da bulunduğu 28 kişinin cinsel istismar ve tecavüzüne maruz kalan N.Ç İstanbul’da bir üniversitede hukuk okuyacak.

N.Ç’nin davası görülürken Yargıtay 14. Ceza Dairesi'nin, yerel mahkemenin "N.Ç'nin sanıklarla rızasıyla birlikte olduğu" yönündeki kararını onaması kamuoyunda büyük tartışmalara neden olmuştu.

Dosya AİHM'e taşınmıştı. N.Ç. ise yeni bir kimlikle, yeni bir hayata başladı. Çevresindeki çok kısıtlı sayıda insan onun gerçekte kim olduğu biliyordu.

Bu kişilerden biri Avukat Eren Keskin, diğeri ise Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Komisyonu'nda çalışan Leman Yurtsever'di.

Sabah gazetesinin haberine göre şimdi 21 yaşında olan N.Ç. 2003'te yerleştirildiği Adana Kız Yetiştirme Yurdu'ndan kaçarak Eren Keskin ve Leman Yurtsever'in yanına gelmişti.

Keskin ve Yurtsever N.Ç.'nin bakımı ve davasını üstlenmişti. İstanbul'da, Keskin ve Yurtsever'in yanında yaşamını yeniden inşa eden genç kız, 9 yıl önce yaşadıklarıyla anılmak istemiyordu. Avukat Eren Keskin'i de örnek alarak, hukukçu olmayı hedefliyordu. N.Ç.'nin bu hayali gerçek oldu.

KADIN SAVUNUCUSU OLACAK
Şişli Belediyesi Başkan Yardımcısı ve Sosyal Hizmetler Uzmanı Kahraman Eroğlu, N.Ç.'nin bu yıl girdiği üniversite sınavında hukuk fakültesini kazandığını söyledi.

Eroğlu şunları söyledi: "N.Ç ile İstanbul İl Sosyal Hizmetler Müdürü olarak görev yaptığım yıllarda tanıştım. Olay sonrası onu koruma altına almıştık.

Şimdi isteyince bana ulaşıyor. Geçen gün bir arkadaşıyla konuştum. Arkadaşı bana N.Ç.'nin İstanbul'da bir devlet üniversitesinin hukuk fakültesini kazandığını söyledi. Üniversitenin adını söyleyemem.

Zaten istediği de hep bir hukukçu olmaktı. Belki de kendisi gibi mağdur insanların savunucusu olmak istiyordu. N.Ç. başarılı bir avukat olarak karşımıza çıkacak. Belki kimse onun N.Ç. olduğunu bilmeyecek ama o kadınların savunucusu olacak."

N.Ç.'NİN DAVASI ŞİMDİ AİHM'DE
Olayın ardından görülen davada Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi faillere alt sınırdan ceza uygulamış, bu kararını "N.Ç.'nin tecavüzlere karşı koymadığı için rızası olduğu ve her şeyin farkında olduğu" savıyla açıklamıştı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise yerel mahkemenin kararının onanması yönünde mütalaa sunmuştu.

Yargıtay 14. Ceza Dairesi'nin kararı onamasıyla dava kapanmış oldu ve kanunen en az 5 sene ceza alması gereken 28 fail, 1 yıl 8 ay ile 5 yıl arasında ceza aldı. Davayla ilgili dosya şu anda AİHM'de inceleniyor.

15 Eylül 2012 Cumartesi

ALES ŞARTI KALDIRILIDI

Hayat boyu öğrenme programı kapsamında isteyen herkes, lisansüstü eğitim yapabilecek. Bunun için sınava girilmesine gerek kalmayacak. Sadece akademisyen olmak isteyen adaylarda ALES şartı aranacak. YÖK yetkilileri, söz konusu kararın Üniversitelerarası Kurul toplantısında bütün rektörlerin onayıyla alındığını belirterek, uygulamaya ilişkin şunları söylediler:


14 Eylül 2012 Cuma

DUYURU

Yazar Adayları,


Sizlere yeni bir hukuk dünyasının kapılarını açıyoruz! Eğer yazmayı seviyorsanız, kendinize güveniyorsanız, yazma konusunda yeteneğe sahipseniz bu sitede yazar olabilirsiniz.Yapmanız gereken tek şey ilgili yazınızı sinemsackan@gmail.com hesabına göndermenizdir. Yazın, yayınlayalım.

Sinem Saçkan

13 Eylül 2012 Perşembe

Kısa...Kısa...Kısa...

  • Aile içinde öldürülen kadın oranı %54.
  • Sığınma evine yerleştirilen kadınların %37,5'i öldürüldü.
  • Öldürülen kadınların %50'sine intihar süsü verildi.

12 Eylül 2012 Çarşamba

TÜRKİYE'DE AVUKAT OLABİLMEK!

Bursa'daki evinin elektrik borcunu ödemeyince hakkında icra işlemi başlatılan 52 yaşındaki Dursun Taşer, olayı yakınlarını ziyaret için gittiği Erzurum'da öğrenince öfkelendi. Taşer, icra işlemi başlatan 41 yaşındaki avukat Gülsevim Baysal ile telefonda tartıştı, daha sonra 1235 kilometre yol kat edip bürosunda tabancayla bacağından vurup yaraladı. Polise teslim olan Taşer gözaltına alınırken Baysal hastaneye kaldırıldı. 


8 Eylül 2012 Cumartesi

İŞTE BU BİZİM AVUKATLIK...

Televizyon dizileri ve filmlerdeki avukat tiplemeleri, roller ya da sahneler farklı olsa da, çoğu kez aynı görüntüyü verir: Zengin, egemen, çıkarcı ya da patron, başına ne gelirse gelsin “biri”ni çağırır, sertçe emirler verir. Olayların akışına göre de o “biri”ne sert tepkiler gösterir, bazen bağırır, “ben sana boşuna mı para veriyorum” diye çıkışır, hatta kovar. O sahnelerde, o rollerin sahipleri olan “biri”leri, “emir kulu” rolü oynar. Patronun haklarını hukuk kuralları içinde korumak yerine, hukuk dışı işlerini temizlemekle görevlidir. Onlar, avukattır.


Oysa avukat, bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden kişidir ve “bağımsız savunma”, “iddia” ve “karar” ile birlikte, yargının kurucu unsurlarındandır. Hukuksal ilişkilerin, her türlü hukuksal sorun ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesi, avukatlığın temel amacıdır. Kamu hizmeti yapan avukat, yargılama süreci içinde adaletin bulunup ortaya çıkarılmasında görev alır ve kamu yararını korur. Bilgi ve deneyimlerini öncelikle adalet hizmetine vererek, adalete ve hakkaniyete uygun çözümler için hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasında yargı organlarıyla yetkili kurul ve kurumlara yardımı görev bilen avukatın, hukuk devletinin yargı düzeni içindeki yeri özellik taşır. Avukatın seçkinliği ve üstün nitelikler taşıması, hem toplumun hem de yargının beklediği bir husustur. 

Anayasa Mahkemesinin de belirttiği gibi; “Yargının kurucu unsurlarından olan, bağımsız, serbestçe temsil eden, hukuksal ilişkilerin düzenlenmesinde, her türlü hukuksal sorun ve uyuşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesinde ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasında temel görev üstlenen avukat, hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkının da önemli bir unsurudur. Güçlü ve bağımsız savunma mesleği; hukukun üstünlüğünün, hukuksal uzlaşmanın, adil yargılanma duygusunun ve toplumsal barışın güvencesi olup bu değerler, mesleğinde yetkin bağımsız savunucularla teminat altına alınmıştır”.

5 Eylül 2012 Çarşamba

Hakimlik ve Savcılık Sınavı Tekrar Yapılacak...


ANKARA - ÖSYM'den yapılan açıklamada, merkezin misyonu gereği, hak ve adalet olgusundan taviz vermeden herkese sadece kendi bilgisine dayanan ve hak ettiğini alabileceği bir sınav sistemi oluşturduğu belirtilerek, hiç bir kimseye hak ettiğinden fazlasının verilmediği, kimseye ayrıcalık tanınmadığı ve hiçbir zaman da tanınmayacağı vurgulandı. 


Açıklamada, ÖSYM'nin gerçekleştirdiği her sınav sonrasında, adayların sorulara verdikleri cevaplar, salon tutanakları, salonlardan alınan kamera görüntüleri gibi sınavla ilgili verilerin analiz edildiği ve bilgisayar ortamında sınav sonuçlarında her herhangi bir olağan dışılığın söz konusu olup olmadığının incelendiği hatırlatıldı. 

Bu kapsamda, gerekli durumlarda bir adayın veya bir grup adayın sınavının geçersiz sayılabildiği ifade edilen açıklamada, sınav salonlarının bazılarında sınav anının kamerayla kaydedildiği ve sınav sonrasında kayıtlar incelenerek sınav kurallarına uymayan ve sınav güvenliğini zedeleyen adayların sınavlarının geçersiz sayıldığı kaydedildi. Bu kapsamda görevlerini ihmal eden sınav görevlilerine de ilgili cezai müeyyidelerin uygulandığı ifade edildi. 


Bunların dışında ÖSYM'nin gerçekleştirdiği sınavlarla ilgili kamuoyunda ortaya atılan iddiaların hepsinin herhangi bir ayırım yapılmaksızın tek tek incelendiğine, gerekirse inceleme komisyonu oluşturulduğuna, bu incelemelerin neticesine göre gereken işlemlerin yapıldığına işaret edildi. 

Açıklamada, bin 546 avukat adayının katılarak 271 adayın (70) puan barajını geçebildiği ''Avukatlar İçin Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı Yarışma Sınavı''nın (2012-Adli Yargı-Avukat-1) 6 Mayıs 2012 tarihininde gerçekleştirildiği ve 30 Mayıs 2012'de sonuçların açıklandığı anımsatıldı. 

Sınavın yapıldığı günden sonra gerek basında gerekse sosyal paylaşım sitelerinde soruların bir önceki sınava kıyasla zor olduğu yönünde tartışmalar başladığı, sonuçların açıklanmasının ardından bazı kesimlere ayrıcalık oluşturulduğuna yönelik iddialar ortaya atıldığı belirtilen açıklamada, ÖSYM Başkanlığı'nın sınavın hem istatiksel veriler hem de kişisel bazda incelenmesi için bir inceleme komisyonu oluşturduğu bildirildi. 

Komisyonun, iddiaları incelemekle başladığı çalışmasını, sınav sonuçlarına dayalı verilerin analiziyle genişlettiği ifade edilen açıklamada, geçen yıl yapılan sınav verileriyle karşılaştırmalı olarak sonuçların irdelendiği, hem 2011 hem de 2012'de gerçekleştirilen sınavların madde analizlerinin birlikte değerlendirildiği belirtildi. 

Tüm inceleme ve değerlendirmeler sonucunda soruların sınavdan önce bir kısım adaya ulaştırıldığına dair görsel ve/veya işitsel somut bir bulgu elde edilmediği de vurgulanan açıklamada, bu yılki sınavın geçen yılkine göre daha zor olduğu, başarı ve başarısızlıklarda bu konunun net olarak görüldüğü bildirildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: 

''Normal şartlar altında zorluk derecesi yüksek sınavlarda başarı barajını geçen aday dağılımının başarı barajı puanının (70 puanın) hemen üstünde yoğunlaşması beklenirken, 2012 sınavında bu yoğunlaşmanın 80 puan ve üzerine de yayılmış olduğu, 65 ve altında puan alan grubun yanında 80 ve üzeri alan çok kalabalık bir grubun oluştuğu, normal veri olarak kabul gören 65 ve 75 arası beklenen istatistiğin zayıf kaldığı; 2011'de başarılı olan illerle 2012'de başarılı olan iller arasında bir uyumun söz konusu olmadığı; 2011 yılında sınava giren adayların bazılarının puanlarını, 2012'de sınav daha zor olmasına rağmen ortalama 40 puan civarında artırmış olmaları; sınavı ilk 50 sırada başarıyla tamamlayan adaylardan 26 adedinin 2011 sınavında 70 baraj puanının altında kaldıkları halde bu sınavda 85 ve üzeri puan alarak ilk 50 dereceyi paylaşmış olmaları; 140 soruda 92 ve üzerinde doğru yanıtı bulunan 357 adayın sorulara verdikleri cevaplar üzerinde yapılan analiz neticesinde; 'kritik belirleyici' olarak tespit edilen sorulardan bazılarında, oluşma olasılığı çok düşük olmasına rağmen yanlış cevap üzerinde birleşildiği; başarılı adaylardan bazılarının karı-koca, veya akraba ilişkilerinin olması ve sınavı üstün başarıyla kazanan 4 evli çiftin cevap kağıtlarındaki tıpkılık yanında puanlarının da birbirlerine yakın ve yüksek puanlar olması; sınav sonuçlarında özellikle derece yapmış bazı adayların soru kitapçıkları üzerinde hiçbir işlem, yazılı muhakeme ya da karalama yapmaksızın matematik sorularında yüzde 100 doğru yapmış olmaları ya da yaptıkları karalamalarda ulaştıkları/ulaşamadıkları sonucu değil farklı şıkkı işaretlemiş olmaları, 6 Mayıs 2012 tarihli Adli Yargı-Avukat-1 sınav sonuçlarını tartışılır hale getirmiştir.'' 

Somut bir delile rastlanılmamış olmakla birlikte, ÖSYM Yönetim Kurulu'nun sınav güvenliği ve sonuçlarında en küçük bir tartışmaya ve şüpheye yol açacak herhangi bir duruma müsaade etmemeyi temel ilke edindiğine işaret edilen açıklamada, ''ÖSYM Yönetim Kurulu, 6114 sayılı Yasa'nın 4. maddesinin 11. fıkrasının verdiği yetkiyle ilgili sınavın bir eşdeğer sınavla tekrarlanmasına karar vermiştir. Sadece söz konusu sınava başvurmuş adayların katılacağı sınavın ne zaman yapılacağı ayrıca duyurulacaktır.'' 

ÖSYM yönetiminin sınavların hazırlanmasından gerçekleştirilmesine, cevap kağıtlarının okunup değerlendirilmesinden sınav analizlerine kadar geçen tüm süreci kontrol altında tuttuğu ve izlemekte kararlı olduğu belirtilen açıklamada, bu kapsamda her türlü teknolojik olanağın kullanılmaya devam edileceği, tek bir bireye dahi haksızlık yapılmasına müsaade edilmeyeceği, sınav adaleti ve güvenliğinden asla taviz verilmeyeceği vurgulandı. (AA)

İŞTE ÖSYM'NİN AÇIKLAMASI

Avukatlar İçin Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı Yarışma Sınavı’nın Eşdeğer Sınav ile Tekrarlanması

ÖSYM, sahip olduğu misyonu gereği, hak ve adalet olgusundan taviz vermeden herkese sadece kendi bilgisine dayanan ve hak ettiğini alabileceği bir sınav sistemi oluşturmuştur. Hiç bir kimseye hak ettiğinden fazlası verilmemiş, kimseye ayrıcalık tanınmamış ve hiç bir zaman da tanınmayacaktır.

ÖSYM, gerçekleştirdiği her sınav sonrasında, adayların sorulara verdikleri cevaplar, salon tutanakları, salonlardan alınan kamera görüntüleri gibi sınavla ilgili verileri analiz etmekte ve bilgisayar ortamında sınav sonuçlarında her herhangi bir olağandışılığın söz konusu olup olmadığını incelemektedir. Bu kapsamda, gerekli olan durumlarda bir adayın veya bir grup adayın sınavı geçersiz sayılabilmektedir. Sınav salonlarının bazılarında sınav anı kamera ile kaydedilmekte ve sınav sonrasında kayıtlar incelenerek sınav kurallarına uymayan ve sınav güvenliğini zedeleyen adayların sınavları geçersiz sayılmaktadır. Bu kapsamda görevlerini ihmal eden sınav görevlilerine de ilgili ceza-i müeyyideler uygulanmaktadır.

Bunların dışında ÖSYM’nin gerçekleştirdiği sınavlar ile ilgili olarak kamuoyunda ortaya atılan iddiaların hepsi herhangi bir ayırım yapılmaksızın tek tek incelenmekte gerekirse inceleme komisyonu oluşturulmakta bu incelemelerin neticesine göre gereken işlemler yapılmaktadır.

Bu kapsamda; 1546 avukat adayın katılarak 271 adayın (70) puan barajını geçebildiği “Avukatlar İçin Adli Yargı Hâkim ve Savcı Adaylığı Yarışma Sınavı” (2012-Adli Yargı-Avukat-1) 6 Mayıs 2012 tarihinde gerçekleştirilmiş ve 30 Mayıs 2012 tarihinde ise sonuçlar açıklanmıştır. Sınavın yapıldığı günden sonra gerek basında ve gerekse sosyal paylaşım sitelerinde soruların bir önceki sınava kıyasla zor olduğu yönünde başlayan tartışmalar ve sonuçların açıklanmasının ardından ortaya atılan bazı kesimlere ayrıcalık oluşturulduğuna yönelik iddialar üzerine, söz konusu sınavın bir komisyon tarafından hem istatiksel verileri ve hem de kişisel bazda incelenmesi gerekliliğini ortaya koymuş ve ilgili iddiaları araştırmak ve incelemek üzere ÖSYM Başkanlığı tarafından bir inceleme komisyonu oluşturulmuştur.

Komisyon çalışmasına öncelikle ortaya atılan iddiaları incelemekle başlamış daha sonra sınav sonuçlarına dayalı verilerin analizi ile genişletmiştir. 2011 yılında yapılan sınav verileri ile karşılaştırmalı olarak da sonuçlar irdelenmiştir. Hem 2011 hem de 2012 yılında gerçekleştirilen sınavların madde analizleri birlikte değerlendirilmiştir. Yapılan tüm inceleme ve değerlendirmeler sonucunda soruların sınavdan önce bir kısım adaya ulaştırıldığına dair görsel ve/veya işitsel somut bir bulgu elde edilmemiştir. Ancak;

2012 yılında gerçekleştirilen sınavın 2011 yılında gerçekleştirilen sınava göre daha zor olduğu başarı ve başarısızlıklarda bu konunun net olarak görüldüğü;

Normal şartlar altında zorluk derecesi yüksek sınavlarda başarı barajını geçen aday dağılımının başarı barajı puanının (70 puanın) hemen üstünde yoğunlaşması beklenirken, 2012 sınavında bu yoğunlaşmanın 80 puan ve üzerine de yayılmış olduğu, 65 ve altında puan alan grubun yanında 80 ve üzeri alan çok kalabalık bir grubun oluştuğu, normal veri olarak kabul gören 65 ve 75 arası beklenen istatistiğin zayıf kaldığı,

2011 yılında başarılı olan iller ile 2012 yılında başarılı olan iller arasında bir uyumun söz konusu olmadığı;

2011 yılında sınava giren adayların bazılarının puanlarını 2012 yılında sınav daha zor olmasına rağmen ortalama 40 puan civarında artırmış olmaları;

Sınavı ilk 50 sırada başarıyla tamamlayan adaylardan 26 adedinin 2011 sınavında 70 baraj puanının altında kaldıkları halde bu sınavda 85 ve üzeri puan alarak ilk 50 dereceyi paylaşmış olmaları;

140 soruda 92 ve üzerinde doğru yanıtı bulunan 357 adayın sorulara verdikleri cevaplar üzerinde yapılan analiz neticesinde; “kritik belirleyici” olarak tespit edilen sorulardan bazılarında, oluşma olasılığı çok düşük olmasına rağmen, yanlış cevap üzerinde birleşildiği;

Başarılı adaylardan bazılarının karı-koca, veya akraba ilişkilerinin olması ve sınavı üstün başarı ile kazanan 4 evli çiftin cevap kağıtlarındaki tıpkılık yanında puanlarının da birbirlerine yakın ve yüksek puanlar olması,

Sınav sonuçlarında özellikle derece yapmış bazı adayların soru kitapçıkları üzerinde hiçbir işlem, yazılı muhakeme ya da karalama yapmaksızın matematik sorularında % 100 doğru yapmış olmaları, ya da yaptıkları karalamalarda ulaştıkları/ulaşamadıkları sonucu değil farklı şıkkı işaretlemiş olmaları,

6 Mayıs 2012 tarihli Adli Yargı-Avukat-1 sınav sonuçlarını tartışılır hale getirmiştir. Somut bir delile rastlanılmamış olmakla birlikte, sınav güvenliği ve sonuçlarında en küçük bir tartışmaya ve şüpheye yol açacak herhangi bir duruma müsaade etmemeyi temel ilke edinen ÖSYM Yönetim Kurulu, 6114 sayılı yasanın 4. maddesinin 11. Fıkrasının verdiği yetki ile ilgili sınavın bir eşdeğer sınav ile tekrarlanmasına karar vermiştir. Sadece söz konusu sınava başvurmuş adayların katılacağı sınavın ne zaman yapılacağı ayrıca duyurulacaktır.

ÖSYM yönetimi sınavların hazırlanmasından, gerçekleştirilmesine, cevap kağıtlarının okunup değerlendirilmesinden, sınav analizlerine kadar geçen tüm süreci kontrol altında tutmakta ve izlemekte kararlı olacak, bu kapsamda her türlü teknolojik olanağı kullanmaya devam edecek, tek bir bireye dahi haksızlık yapılmasına müsaade etmeyecek, sınav adaleti ve güvenliğinden asla taviz vermeyecektir.

Kamuoyuna duyurulur.

ÖSYM BAŞKANLIĞI

1 Eylül 2012 Cumartesi

Tutuklu Gazete...


Tutuklu Gazete Barış için çıktı
Hapisteki gazetecilerin sesini duyurmak için hazırlanan Tutuklu Gazete üçüncü kez okurla buluştu.
Dünya Barış Günü'nde Cumhuriyet, BirGün, Aydınlık, Evrensel ve Yurt gazeteleriyle ücretsiz olarak dağıtılan Tutuklu Gazete'nin yeni sayısında, çoğunlu hapiste olan 95 gazetecinin yazı ve karikatürleri yer alıyor.
"Barış için bedel ödüyoruz" manşetiyle çıkan gazetede hapiste olan 81 gazetecinin isimleri ve kaç gündür cezaevinde olduklarının bilgisi yer alıyor.
Cezaevindeki 29 gazeteci ile hapisten çıkan beş gazetecinin yanı sıra 43 gazeteci ve 10 meslek örgütü temsilcisi gazeteye katkıda bulundu.
Gazetenin ön yüzünde Latif Demirci'nin bir karikatürü de yer alıyor. Yeni sayı 200 binden fazla basıldı.