30 Ekim 2012 Salı

YENİ ANAYASAYA NE OLDU ?

10 madde üzerinde uzlaşılırken diğer maddeler yeniden görüşülmek üzere parantez içinde ve kırmızı kalemle yazıldı.
 

Yeni anayasa yazımı çalışmalarına 19 Ekim 2011 tarihinde başlayan Anayasa Uzlaşma Komisyonu, çalışma takviminin tamamlanmasına iki ay kaldı. Komisyon Temel Hak ve Özgürlükler bölümünden 45 madde yazdı. Ancak bu maddelerin sadece 10'unda tam uzlaşmaya varabildi. Diğer 35 maddeye ise en az bir parti itiraz etti. Bu nedenle maddeler yeniden görüşülmek üzere parantez içinde ve kırımızı yazıldı.
UZLAŞI ÇEREZ MADDELERDE
Yazımı tamalanan Temel Hak ve Özgürlükler bölümünde uzlaşılan 10 madde, 4 partinin de ortak görüşte olduğu konular. Bu maddeler toplumun ortak hassasiyetleri olan hayat hakkı, işkence ve kötü muameleye yasağı, zorla çalıştırma ve angarya yasağı, özel hayatın ve aile hayatının gizliliği, kişisel verilerin korunması, sağlık hakkı, konut dokunulmazlığı, haberleşme hürriyeti, seyahat hürriyeti ve çocuk hakları.
VATANDAŞLIK MADDESİ KIPKIRMIZI
Komisyonun en çok tartıştığı konu vatandaşlık oldu. 4 parti de ayrı ayrı tekliflerle gelince madde tamamen kırmızı yazıldı. AK Parti devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kabul edilmesini istedi. CHP, Türk vatandaşlığının dil, din, ırk, cinsiyet, etnik köken, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep ve benzeri sebeplere bağlı olmaksızın herkesin eşitlik temelinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması anlamına geldiğini belirtti. MHP, "Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür" ifadesini kullanırken, BDP ise "Türkiye vatandaşlığının kazanılmasında, kullanılmasında ve kaybedilmesinde dil, din, ırk, etnik köken, kültür, cinsiyet, cinsel yönelim ve benzeri farklılıklar gözetilmez. Vatandaşlığa ilişkin esaslar kanunla düzenlenir" tanımını yaptı.
ANADİLDE UZLAŞI YOK
Komisyonun çok tartıştığı ve uzlaşmaya varamadığı bir diğer konu ise anadilde eğitim. BDP anadilde eğitim hakkı isterken, MHP buna kesin bir şekilde karşı çıktı ve eğitim dilinin Türkçe olmasında ısrar etti. CHP, konuya biraz daha yumuşak yaklaştı. Eğitim dilinin Türkçe olmasını ancak isteyenin anadilini öğrenme hakkına sahip olmasını önerdi. AK Parti ise eğitim dilinin anayasal bir sorun olmadığını ve kanunlarla düzenlenebileceğini belirtti.
Komisyon 'siyasi parti hürriyeti' maddesinde de uzlaşamadı. Parti kapatmanın zorlaşmasını isteyen AK Parti, "şiddeti destekleyen odak" olması halini istisna tuttu. Kapatma kararının TBMM'nin 5'te 3 çoğunlukla vereceği onaya bağlı olmasını teklif etti. CHP laiklik vurgusu yaparken, MHP siyasi partilerin terörü teşvik edemeyeceği hükmünün yer almasını istedi. BDP'nin önerisinde ise siyasi partilerin anayasal düzeni yıkmayı amaç edinemeyeceği hükmü yer aldı.  
Din ve vicdan özgürlüğü böldü 

Hassas maddelerin birde 'din ve vicdan özgürlüğü' maddesi. AK Parti kimsenin inancının gereklerini yerine getirdiği için kınanamayacağı, suçlanamayacağı ve farklı muameleye tabi tutulamayacağının açık bir dille anayasada yer almasını istedi. CHP devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandıramayacağının açıkça belirtilmesini istedi. AK Parti ve MHP bu maddeye karşı çıkarken, BDP ise, ibadetin sadece 'başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla sınırlandırılabileceği' görüşünü savundu. Madde uzlaşı olmayınca her partinin görüşü şeklinde kırmızı yazıldı.
10 bölümden oluşacak 

Toplam 10 bölümden meydana gelecek yeni anayasada yer alacak bölümler şunlar: “Temel hak ve özgürlükler; yasama, yürütme, idare ve kamu hizmetleri, yargı, mali ekonomik ve sosyal hükümler, başlangıç, genel hükümler ve temel ilkeler, diğer hükümler ve geçici hükümler.”
2013’e sarkacağı kesin
İlk bölümü tamamlayan komisyon tatil bitimi çalışmalarına kaldığı yerden devam edecek. Ancak CHP'nin itirazı var. CHP, Temel Hak ve Özgürlükler bölümündeki uzlaşılamayan maddelerin yeniden müzakere edilmesini ve uzlaşı sağlanmadan diğer bölümlere geçilmemesini talep ediyor. Bu talebini de yapılacak ilk toplantıda gündeme getirmeye hazırlanıyor. Diğer 3 parti ise CHP ile aynı görüşte değil. Çalışmaların devam etmesini ve yıl sonuna kadar anayasanın büyük oranda şekillenmesini istiyorlar. 4 parti de yeni anayasanın yıl sonuna kadar bitirilmesinin mümkün olmadığı görüşünde. AK Parti, MHP ve BDP 130 maddeden oluşması beklenen yeni anayasanın en azından ihtilaflı da olsa yazımını yıl sonuna kadar tamamlamayı hedefliyor. Maddelerdeki ihtilafların giderilmesinin ise yazım çalışmalarının sonuna bırakılması gerektiği görüşünü paylaşıyor.

Haber: Çetin ÇİFTÇİ/ BUGÜN GAZETESİ

21 Ekim 2012 Pazar

HAKEM HEYETİNDEN BİR İSİM...




Av. Fikret İlkiz 1950 yılında doğmuştur. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Fikret İlkiz, İstanbul Barosu’na kayıtlı olarak Avukatlık görevini sürdürmektedir. 

Fikret İlkiz; İstanbul Barosu Dergi Yayın Kurulu Üyeliği (1992-2003), İstanbul Barosu Staj Eğitim Merkezi (SEM) Kuruculuğu ve Yürütme Kurulu Üyeliği ve SEM “AİHS ve Bireysel Başvuru” Bölüm Başkanlığı (1996-2002), Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Araştırma Uygulama Merkezi Yürütme Kurulu Üyeliği (2002-2005), Basın Konseyi Hukuk Danışmanlığı ve Genel Sekreter Vekilliği  (1992- 1996), Cumhuriyet Gazetesi Avukatlığı ve Hukuk Danışmanlığı (1982-2004) ve Cumhuriyet Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğü (1997-2002) görevlerinde bulunmuştur.

Av. Fikret İlkiz, halen NTV/CNBC-e Hukuk Danışmanlığı görevine devam ederken, aynı zamanda  Güncel Hukuk Dergisi Genel Yayın Koordinatörlüğü, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyeliği, Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyeliği, Bilgi Üniversitesi Hukuk ve İletişim Fakültesi Öğretim Üyeliği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Hukuk Danışmanlığı’nı da sürdürmektedir.

Av. İlkiz, aynı zamanda Basın Konseyi ile Dayanışma Vakfı Kurucu Üyesi,  Umut Vakfı Mütevellisi ve Yönetim Kurulu Üyesi, İnsan Hakları Kurumu Vakfı Kurucu Üyesi, Türk Ceza Hukuku Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Onursal Üyesi’dir ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 1998 Basın Özgürlüğü Ödülü sahibidir.



20 Ekim 2012 Cumartesi

FARAZİ DAVA YARIŞMASI


Duymayan hukukçu kalmasın! Farazi Dava Yarışması 2013 için son başvuru tarihi 30 Kasım 2012 ve sözlü aşama 25-26 Mart 2013'te İstanbul'da!



Fatih Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin düzenleyeceği farazi dava yarışmasına katılımınızı bekleriz.

14 Ekim 2012 Pazar

Ankara Barosu Seçim Sonuçları Belli Oldu...

11 bin üyesi bulunan Ankara Barosu Başkanlığına, Demokratik Sol Avukatlar Grubu adayı Metin Feyzioğlu yeniden seçildi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde gerçekleştirilen 62. Olağan Genel Kurul’da Metin Feyzioğlu 4 bin 866 oy aldı.


 Toplam 8 bin 715 adayın oy kullandığı seçimlerde Demokratik Sol Avukatlar Grubu'nun diğer adayı Recai Rahim Görgülü 1178 , Baro'da Birlik Grubu adayı Avukat İlhan Şevki Masarifoğlu 1388, Milliyetçi Avukatlar Grubu adayı Alpaslan Sucu 683, Baro'da Değişim Grubu adayı Eyüphan Korkmaz 304, Devrimci Demokrat Avukat Grubu adayı Medeni Ayhan 195, bağımsız aday Bülent Turhan Gündüz 100 ve Necip Özgür Oluklu 1 oy aldı. Seçim sonuçlarının ardından teşekkür konuşması yapan Feyzioğlu, kendilerine gösterilen güvene layık olmaya çalışacaklarını söyledi.


Bizde Hukuki yorum olarak Değeli Metin Feyzioğlu'nu İçtenlikle tebrik eder başarılarının devam etmesini dileriz...

BARODA "ÜMİT" VAR

Dünya'nın en büyük barosu olan İstanbul Barosu'nda seçim heyecanı sona erdi.İstanbul Barosu seçimlerinde başkanlığa Önce İlke ÇAG Grubu adayı Av. Doç. Dr. Ümit KOCASAKAL seçildi.  22 bin 19 avukatın, 73 sandıkta oy kullandığı seçimde, %58,30 oy oranı ile 12.836 avukatın oy verdiği KOCASAKAL, rakiplerine büyük fark atarak yeniden Baro Başkanı olarak seçildi.Baro Başkanı seçilen KOCASAKAL, 'BARODA ÜMİT VAR' sloganları eşliğinde alkışlandı.


Bizde hukuki yorum olarak Sayın Ümit Kocasakal'ı içtenlikle tebrik eder atacağı her adımda başarılar dileriz.

7 Ekim 2012 Pazar

Bir Hukukçu'nun Mutlaka Okuması Gereken Kitaplar

 sıraladığımız kitapların sadece hukukçulara özel olarak yazılmış olmadığını hesaba katarak bu kitapları başka meslek dallarından da okuyanlar olabilir düşüncesiyle eserleri sizlere aktarmaya başlayalım o halde 
OKUNMASI GEREKEN KİTAPLAR/ESERLER

1-Dostoyevski'nin kaleme almış olduğu ölümsüz eser "Suç ve Ceza"
Kitabın Konusu: "Fakir bir genç olan Raskolnikov, başarılı olmasına rağmen hukuk fakültesini maddi sebeplerden ötürü yarıda bırakmak zorunda kalmıştır.Paranın, parayla ne yapılacağını bilmeyen, insanlık ailesine parazit olan aşağılık insanların elinde iken, toplumun gelişmesine büyük katkılar sağlayabileceklerin para sıkıntısı çekmesinin yanlış bir düşünce olduğunu düşünmektedir. Bu yanlışlığı düzeltmek üzere yaşlı ve zengin olan bir tefeciyi,ve onun kız kardeşini görgü tanığı bırakmamak için öldürür. Kimsenin kendisini görmediğini ve geride çok büyük bir olasılıkla bir iz kalmadığını bildiği halde, bazı tesadüflerin sonucunda Raskolnikov müthiş bir tedirginlik içine düşer. İnsanlığını, masumiyetini yitirmiştir. Temiz kalpli Sonya'ya suçunu itiraf eden Raskolnikov, polise de teslim olur ve cezasını çekmek üzere Sibirya'ya gider."(Kaynak:Vikipedi)

2-"Nietzsche Ağladığında" adlı eser.Yazarı, Irvin D.Yalom
Kitabın Konusu:" Nietzsche'nin hayatını ve düşüncesini, psikanaliz ile harmanlayarak anlatan bir romandır. Romanın ortamı psikanalizin doğumu öncesinde olan 19.yüzyıl Viyanası’sıdır. Dönemin ünlü şahısları Josef BreuerSigmund FreudLou Salome kitabın yan karakterlerini oluşturur, roman bu gerçek kişilerin bilimsel, felsefi, sosyal görüşlerini Nietzsche ile kurgulanmış olay örgüsü içinde kimi zaman gerçek kimi zaman sadece kurgusal bir şekilde iletir. Büyük bir başarı yakalayan eser birçok dile çevrilmiştir. Eser Ayrıntı Yayınları tarafından basılmış ve Türkçe çevirisi Aysun Babacan tarafından yapılmıştır."(Kaynak:Vikipedi)

3-Ahmet Ümit'in yazmış olduğu "Kavim" kitabı...
Kitabın Konusu: "Kabzasında bir haç olan bıçakla öldürülmüş bir adam... Üstelik yanı başında bir Kutsal Kitap açık bırakılmış, satırlardan birinin altı adamın kanıyla çizilmiş ve kitabın kenarına bir azizin adı düşülmüş...
"Kavim"de olaylar böyle başlıyor işte. Komiser Nevzat, yardımcısı Ali ve Zeynep de olayı çözmek için hemen harekete geçiyorlar.
Ahmet Ümit’in beklenen yeni romanında gizemli olaylar çerçevesinde işlenen cinayetleri aydınlatmaya çalışıyor kahramanlarımız. Hıristiyanlık, Süryanîlik, Arap Alevîliği gibi dinî konuların da rol oynadığı, İstanbul’dan Mardin’e uzanan, devletin derinliklerinde kurulmuş yanlış düzene çarpıp geri tepen ilginç bir soruşturma bu. İşlenen cinayetler gizemli ve çarpıcı, ama kahramanlarımızın soruşturma sırasında karşılarına çıkan gerçekler daha da çarpıcı. Çok heyecanlı, gerilimli bir polisiyeyle karşı karşıyayız, orası kesin. Ama bu polisiye bize Türkiye’nin yakın geçmişi ve bugünüyle ilgili de çok şey söylüyor. Yani, Ahmet Ümit yine çok katmanlı ve çok sesli bir romana imza atıyor. "Kavim", hem polisiye severleri hem de tüm roman severleri mutlu edeceğe benziyor."

4-Platon'un "Devlet" adlı eseri...
Kitabın Konusu:"Platon'un idealindeki devlet anlayışını konu alır."

5-Falih Rıfkı Atay'ın yazdığı "Çankaya"adlı eser...
Kitabın Konusu:" Atatürk’ün doğumundan ölümüne kadar olan hayatı,harp zamanında düşmana ve Cumhuriyet zamanında yaptığı inkilaplarla gericilere karşı verdiği savaşı anlatmaktadır."

6- Faruk Erem'in yazmış olduğu "Bir Ceza Avukatı'nın Anıları"...
Kitabın Konusu:" Bir tuhaftır ceza avukatlığı. Ayıplamayacaksınız, kızmayacak-sınız, ağlamayacaksınız da. Bunlar olmaz mı? olur. Ama hep içinizde olmalı. Bakışlarınızda kaçak bulunmasın. Karşınızdaki suçlunun gözlerinin içine bakın, dostça. Orda derdini dökmek isteyen «însan»ı göreceksiniz. Bundan sonrası kolaylaşır. «İnsan, insanın zehrini alır» derler, halk dilinde. Ceza avukatlığının yarısı budur.

7-Tahsin Yücel’in “Gökdelen” adlı eseri…
Kitabın Konusu: “Yıl 2073. Türkiye'nin 115 ilinden biri olan İstanbul, yüzlerce katlı gökdelenlerle çevrili. Tarihsel yapıların çoğu yıkılmış. Karasularımız tam 15 yıldır bir Amerikan şirketinin elinde. Her şeyin özelleştirildiği ülkede İstanbul Üniversitesi de eski bir kaçakçıya satılmış. Sırada ise "adalet" var. Çünkü, İstanbul'u ikinci bir New York yapmak isteyen Karadenizli mimar Temel Diker'in, nam-ı diğer Nivyorklu Temel'in mevcut hukuk sistemiyle çözemediği bir sorunu var. Nivyorklu Temel, Cihangir'deki bir araziyi özellikle istiyor. Çünkü en büyük hayali olan Sarayburnu'na dikilecek Özgürlük Anıtı, en iyi bu araziden görünüyor. Ama arazinin sahibi satışa yanaşmıyor.
Nivyorklu Temel'in hukuk işleriyle ilgilenen, ülkenin en ünlü avukatlarından Can Tezcan, bu soruna çözüm bulmak için yargıyı özelleştirmeye karar veriyor
.

8-Shakespeare’nin “Venedik Taciri” adlı eseri…
Kitabın Konusu:” Bütün gemileri açık denizlerde dolaşan ve nakit sıkıntısında olan Antonio, Venedik’teki itibarını kullanarak, arkadaşı Bassanio’yu sevgilisi Portia’ya gönderebilmek için Yahudi tefeci Shylock’tan üç bin düka borç alır. Antonio’nun bir zamanlar hakaretleri yağdırdığı Shylock, bur fırsatı iyi değerlendirir ve imzaladıkları senette Antonio’nun borcu ödeyememesi halinde vücudundan bir parça etini kesmeyi şart koşar. Antonio’nun işleri kötü gider, gemileri batar ve işler düğümlenir.
Adalet sisteminin, hukuk felsefesinde kanunların yorumlanması mevzusunun mizahi mercekten incelendiği bir oyundur Venedik Taciri. Beklenmedik anlar, şaşırtan diyaloglarla trajikomik bir hikayesi olan bu Shakespeare komedisi, ünlü yazarın en sevilen eserlerindendir.”
9-Albert Camus’un “Yabancı” adlı eseri…
Kitabın Konusu:” Konusu çok basittir. Öyküdeki her şey çok kısa bir zaman aralığında olup biter. Cezayir’de, bir rastlantı sonucu, bir Arap’ı öldüren orta sınıftan bir Fransız, Mersault, kendisini adım adım ölüme götüren süreci kayıtsız biçimde izler. Diğer kişilerin adı anılsa da, roman kahramanının adını bile öğrenemeyiz (burada Kafka etkisinden söz edilebilir). Camus’un yabancısının yabancılaşmasını kendi ağzından şöyle aktarabiliriz; ‘yani bu işin benim dışımda görülüyor gibi bir hali vardı. Her şey, ben karıştırılmaksızın olup bitiyordu, kaderim bana sorulmadan tayin olunuyordu (...) İyi düşününce söylenecek bir şeyim olmadığını anlamaktaydım. Kendi kendimi seyrediyormuş gibi bir hisse kapıldım.’ Kitapta, Meursault'un topluma, kendine, ölümü bile kabul edebilecek kadar hayata , kısacası tüm varoluşa yabancılaşması yalın bir dille anlatılır.
10-“Kadılar” kitabı İskender Pala
Kitabın Konusu:” Kadılar Kitabı, bilimsel bir iddiadan öte, kültürel bir gaye taşır. Kadılarla ilgili birtakım anektodlar, epizotlar, uydurma da olsa tarihe yansımış öyküler ve fıkralar kenarda köşede kalmasın, derlenip iki kapak arasına girsin ve böylece okuyucu tarih boyunca hukuk serüvenimizle alâkalı fikirlerini kendisi oluştursun, eğer hukuk ile yakından ilgiliyse tavırlarını ona göre düzenlesin, eski meslektaşlarının hayatlarından kesitler görerek kendisini yeniden formatlayabilsin. Çünkü denilmiştir.

Bulunmazsa adalet milletin efrâdı beyninde 
Geçer bir gün zemine, arşa çıksa pâye-i devlet 

Vatandaşlar arasında adalet ve eşitlik kaybolunca, itibarı arşa çıkmış olsa da, devlet, bir gün yerin dibine geçer.”