28 Nisan 2012 Cumartesi

Güncel Hukuk Dergisi

Güncel Hukuk Dergisi Mayıs sayısında "Türkiye'nin en önemli hukuk sorunlarını" ele almış bulunmaktadır.Bu sayıda "Ahlak ve Hukuk İlişkisi" yazısı tarafımca yazılmış olup siz kıymetli hukuk severlerce okunmayı beklemektedir. İyi okumalar...

26 Nisan 2012 Perşembe

Zor Olan Avukat Olmaktır...

Av. Arif Baltacı
Mesleğin en başında staj aşamasında bile aslında mesleğin ilerisine yönelik ciddi sorunları yaşanacağını fark etmişlerdir. Avukatlık gerçekten zor ama hukuk fakültesinden mezun olmuş ve bireysel çalışmak isteyenler için ideal bir meslektir. Ama dediğimiz gibi sorunlar staj aşamasında beri süregelmektedir.

Öncelikle Avukatlar için stajda çalışma yasağına konusuna dikkat çekilmelidir. Avukatlığın ilk altı ayında yapılan adliye stajı süresi boyunca avukatların herhangi bir gelir getirici işte çalışması yasaktır. Fakat bu süre zarfında Stajyer Avukatların nasıl geçineceğini baro hiçbir zaman düşünmemiştir.

Bu amaçla stajyer avukatlar için çıkarılan baro pullarından kazanılan gelirle yine stajyer avukatlara kredi verilerek mesleğini yapmaya başlamadan stajyer avukatlar borçlandırılmaktadır. Bu stajyer avukatlar için çok ciddi bir sorundur. Mesleğe stajyer olarak başlayan hâkim ve savcı adayları ciddi maaşlar alırken avukat stajyerlerinin para getirici bir işte çalışması bile yasaktır.

Zaten adliye stajları yetersiz ve stajyer avukatların kendini geliştirmesi için hiçbir imkân tanımaz. Sıradan kişilerin yapabileceği işler Stajyer Avukatlara yaptırılır. Stajyer Avukatlar mesleki olarak geliştirilmek istenmez aksine mahkeme kalemlerinin tebligat düzenlemesi evrak kaydı gibi basit işlemlerinin bitirilmesi stajyer avukatın mesleğini öğrenmesinden daha önemlidir.

Staj aşamasının altı ayı bittikten sonra ise daha büyük bir komedi başlar. Mesleğinde belli bir mesafe kat etmiş işveren avukatlar stajının ilk altı ayını tamamlamış stajyer avukatları ucuz iş gücü olarak görürler. Asgari ücretin altında rakamlarla stajyer avukatları çalıştırıp, duruşmalara gönderirler. Burada bir avukatın dikkat etmesi gereken konu ise stajyer avukatın kendini geliştirmesi değil avukat için gerekli işleri yapmasıdır.

Avukatlara ait internet sitelerinde veya hukuki kitap ve dergilerde sık sık okuduğumuz meşhur bir söz vardır.

“Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hâkime, hele ne de iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat Hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin, en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar tarih boyunca köle kullanmadılar fakat hiçbir zaman da efendileri olmadı.” Molierac

Uygulamaya bakıldığında Molierac’ın söylediği yapılmaması gereken her şey uygulamada yapılır.

Düşük fiyatlarla çalıştırılan Stajyer Avukatlara tabiri caize ayak işleri yaptırılırken ne adliyede ne de baro bünyesinde geliştirici hiçbir faaliyete tabi tutulmazlar. Stajyer Avukatın asli görevi avukatlıkta “Angarya” olarak görülen işleri yapmaktır. Mahkeme kalemlerinde ciddiye alınmazlar, icralarda ciddi sıkıntılar yaşar ve çoğunluğu daha mesleğe giriş aşamasında meslekten soğumaya başlar. Bir kısım ise stajı bile bitirmeden kendisine çalışacak farklı bir alan arayışına girer.

Aslında her şey daha düzenli ve mesleki gelişime yönelik yapılabilir. Bunun için en önemli yer Baro’dur. Eğer Baro üzerine düşenleri tam anlamıyla yapsa idi bugün Stajyer Avukatların yaşadığı sorunların çok aza indiğini hepimiz görecektir.

Peki Baro tarafından yapılması gerekenler nedir?
1- Barolarda ciddi siyasi oluşumlar vardır. Bu siyasi oluşumlardan uzak bir şekilde sadece avukatların haklarını savunma amacıyla bir araya gelinmelidir. Siyasi görüşler bir kenara bırakılarak MESLEĞİN ONURU ve GELECEĞİ düşünülmelidir. İstanbul Barosu’nda yapılan faaliyetlere bakıldığında çoğunun siyasi içerikli olduğu görülecektir. Dünyanın hiçbir yerinde göremeyeceğiniz bu mantalite sebebiyle 27.000 aktif avukat sayısına sahip olan İstanbul Barosu kanunlar yapılırken veya ülkedeki hukuk gündemi belirlenirken hiçbir etki gösteremez.

2- Stajyer Avukatlar için alınmaya başlayan baro pulları sadece stajyer avukatlar için fon olarak kullanılmalı ve kesinlikle geri ödenmesi talebi olmamalıdır. Stajyerliğini bitirerek mesleğe başlayan her avukatın bir ömür bu pulları satın alacağı düşünüldüğünde zaten geri dönüşümü fazlasıyla yapılmış olacaktır. Bu paralar Stajyer avukatlara aylık maaş şeklinde dağıtılmalıdır.

3- Stajyer Avukatlara hukuki araştırmalara teşvik edilmelidir. Bu araştırmalar sonucunda ciddi bir makale ortaya koyan stajyer avukatlar ödüllendirilmelidir. Baro bünyesinde stajyer avukatların yazılarından oluşturulmuş bir dergi çıkarılmalı ve stajyer avukatlar avukatlık mesleğinin en önemli noktası olan araştırmaya yönlendirilmelidir.

4- Stajyer avukatlar için adliyelerde bir duruşma salonu ve bir oda ayrılması sağlanmalıdır. Staj yapan her avukat belli bir konuda hâkim, savcı ve davacı avukatı ve davalı avukatı rolünde birden çok kez farazi davaları yürütmelidir.

5- Avukat yanında staj yapan avukatlar için alınan rapor benzeri bir raporda stajyer avukatlar tarafından yanında staj yaptığı avukat için verilmelidir. Bu şekilde stajyer avukatların sadece Angarya işleri yapması önlenebilir.

6- Avukatlık Ortaklıklarında ve belli sayıdan fazla avukat çalışan bürolarda belirli sayıda stajyer avukatın staj yapması zorunlu olmalıdır. Bu staj yapan avukatların maaşları baro tarafından her sene belirlenmelidir. Ücretsiz staj yaptırılmak istenen stajyer avukatların staj yapacağı büronun da baro tarafından belirlemesi stajyerleri sadece Angarya iş yapmaktan kurtaracak ve sadece icralarda takip elemanı olarak çalışılmasını engelleyecektir.

7- Baro tarafından belirlenen aidatlar her avukat için eşit olmamalı ve avukatların ödedikleri vergi üzerinden oranlama yapılarak alınmalıdır. Bu şekilde çok kazanan avukattan yüksek aidatlar alınarak oluşturulacak fon stajyer avukatların gelişmesi için yapılacak işlerde kullanılabilecektir.

GENÇBARO

21 Nisan 2012 Cumartesi

Çocuk İşçiler ve Sokakta Çalışan/Çalıştırılan Çocuklar

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezince düzenlenen “Çocuk İşçiler ve Sokakta Çalışan/Çalıştırılan Çocuklar” konulu panel 20 Nisan 2012 Cuma günü saat 10.00-15.30 arasında Orhan Adli Apaydın Konferans Salonunda yapıldı.

Açılışta konuşan İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Av. Fatma Ufuk Gürler, Uluslar arası sözleşmelerle iç hukuktaki çocuklara ilişkin hükümlerle yaşanan gerçeklerin uyuşmadığını söyledi. Ailelerin çocukları iş gücü olarak gördüklerini, çocuk işçilerin en çok tarım kesiminde görüldüğünü, işçi çocukların eğitimlerinin de yetersiz kaldığını belirten Gürler, dünyada 12,3 milyon çocuğun çalıştırıldığını, bunlardan 1,6 çocuğun Türkiye’de bulunduğunu bildirdi.

İki oturum halinde gerçekleştirilecek paneli İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi yürütme Kurulu Üyesi Av. Seyhan Akşen Paksoy yönetti.

İlk oturumunda konuşan Umut Çocukları Vakfı Başkanı Pedagog-Gazeteci Yusuf Ahmet Kulca, çocukların bazı isteklerde bulunmak amacıyla Türkocağı kanalıyla TBMM’ne verdikleri 23 Nisan 1929 belgesine hatırlattı ve o günden bu yana bu isteklerin gerçekleşmediğinin görüldüğünü söyledi.

Türkiye’de çocuklarla ilgili beş bakanlığın ilgilendiğini, çocuklara ilişkin pek çok düzenleme yapılmış ve haklar sağlanmış olmasına karşın evden kaçan çocuklar, sokakta yaşayan çocuklar ve çalıştırılan çocuklar sorununun devam ettiğini belirten Kulca, 12-18 yaş arası çocuklara 6 yıl önce dernek kurma hakkı verilmişken bu konuda da bir gelişme sağlanamadığının görüldüğünü bildirdi.

İlk oturumda konuşan Av. Yusuf Elitoğ da, çocukların korunmasına ilişkin gelişmeler hakkında kısa bir özet yaptı ve çalışan, çalıştırılan çocukların sorunları hakkında bilgi verdi. Elitoğ konuşmasında, çocuk sorunlarının kaynağında, ailelerin yoksulluğu, babanın işsizliği, çarpık kentleşme, nüfus kontrolü, çok çocukluluk ve çocuğu çalıştırmaya zorlama gibi nedenlerin yattığını belirtti.

Panelin ikinci oturumunda konuşan Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı’ndan Av. Figen Özbek 1979 yılında gönüllü kişiler tarafından kurulan vakıf çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Özbek, “Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı, daha çok korunmaya muhtaç çocuğa daha kaliteli ve kapsamlı hizmet götürerek ülkemizin geleceği olan çocuklara sahip çıkıp, onları gerçekten topluma kazandırabilmek gayretindedir” dedi.

Bknz: http://www.istanbulbarosu.org.tr/Detail.asp?CatID=1&SubCatID=1&ID=6922

18 Nisan 2012 Çarşamba

DUYURU

MÜNFERİT E-DERGİ

Doğuş Üniversitesi Hukuk Kulübü bünyesinde çıkmış bulunan bir e-dergidir Münferit. Bir derginin çıkması için uğrunda bu kadar çaba gösterilen bir dergi olmamıştır diye tahmin ediyorum. Demem o ki bu dergi uzun uğraşlar, emekler, toplantılar sonucunda ortaya çıkmış bir dergidir. Güncelhukuk dergisinde yazımın çıkmasına vesile olan bir dergi olarak her daim aklımın bir köşesinde yer alacaktır.Gecikmiş de olsa derginin çıkması için emek veren ve destek sağlayan herkese teşekkürü borç bilirim. Dergiye ulaşmak için aşağıdaki linke tıklayınız...

Bknz: http://www.dogus.edu.tr/munferit_edergi/index.html#/0

14 Nisan 2012 Cumartesi

PROF.DR.MEHMET HABERAL

Öncelikle paylaştığım linke tıklamanızı rica ediyorum sizlerden sonrasında yazacaklarımı okumanızı diliyorum.
Bknz:http://www.mehmethaberal.com.tr/anasayfa.php?#cv

Tam 3 yıl olmuş özgürlüğünden mahrum bırakılalı...Bir bilim insanına biçilen değere baktıkça... Bir hukukçu olarak buna kayıtsız kalamadım ve başladım yazmaya daha doğrusu içimi dökmeye...
Merakımdan arama motoruna Haberal'ın adını yazdım ve karşıma çıkan siteler aslında bulunduğumuz noktada beni hiç yanıltmadı ve şaşırtmadı.Okuduğum haber şu idi : "Haberal annesinin cenazesinde gülme krizne girdi." Eleştiriler gırla...Hiç hoş değilmiş yok cenaze töreninde olacak şey mi? Bu nasıl bir anne sevgisi,vs...şeklinde devam eden bir çok paylaşım okudum.
Haberal'ın gülme nedenide şu imiş: Haberal ile CHP'lilerin kahkahalarla gülmesini Ecevit hükümetinin başbakan Yardımcısı Hüsemattin Özkan, açıkladı: Bir partili, "Bugün hava çok güzel. Bahar geldi, harika bir güneş var" dedi. Sayın Baykal da o sırada, 'Her şey var ama Deniz yok' deyince, herkes kahkahayı bastı."

Öncelikle ifade edeyim ki, basın bu durumda(insanları uyutma hususunda) çok etken bunu göz ardı etmemek lazım.Haberi öyle bir yansıtıyor ki ,görselleri de öyle bir anda çekip basına koymuşlar ki sanırsın gerçekten annesinin öldüğüne çok sevinmiş.Demem o ki basın işini iyi yapıyor(!).Helal olsun basına ulaştı nihayet amacına!Nitekim, yapılan eleştiriler basının amacına ulaştığını gösteriyor.

İşin trajik boyutunu yansıtan yok hiç.Bir bilim insanı nedensiz(kimilerince nedenli yere!) yere tam 3 yıl boyunca hasta haliyle hapishanede yatıyor.Yabancı basın buna bir anlam veremiyor haklı olarak.Tıp dünyasında ilklere imza atmış bir bilim insanı hapise atmış olduğunuz.Farkındasınız değil mi?!
Soruma geliyorum: "Vicdanınız rahat mı?" , "Sahi 'adalet' yerini buldu mu?"

Hapis yatan sadece Haberal değil aynı zamanda millet iradesidir. Bu yönden düşündünüz mü hiç?Bilindiği gibi CHP'den Zonguldak milletvekili seçildi Haberal.

Düşünüyorum da belki ağlanacak haline gülüyordur Haberal olamaz mı? Yaşanılan bu trajediye gülüyordur eminim...

6 Nisan 2012 Cuma

KINI-YORUM

"Balyoz Planı" davasına giren özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Savaş Kırbaş, duruşmada açıklamalarda bulunan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal'ın da aralarında bulunduğu 11 avukat hakkında "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek" suçundan mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını istedi.

Kocasakal ve 11 avukat hakkında suç duyurusu