31 Temmuz 2013 Çarşamba

TBB, hukuk fakültesi kontenjanlarının artırılmasını Danıştay’a götürdü



Türkiye Barolar Birliği, Hukuk fakültelerinin kontenjanlarının iptali ile yürütmesinin durdurulmasını istedi. İptal davasına baroların büyük kısmının destek verdiği öğrenildi. Danıştay yürütmeyi durdurursa henüz üniversiteye kayıtları gerçekleştirilmeyen yüz binlerce öğrenci olumsuz etkilenecek. YÖK’ün bu sene kontenjanlarda yaptığı değişiklikle hukuk fakültelerine 3 bin 370 ek kontenjan getirilmişti. Yapılan yerleştirme sonucunda puanlar düşerken, hukuk fakültelerine 15 bin 420 öğrenci yerleştirildi. Kontenjanın yeniden düşürülmesi durumunda üniversiteye bu yıl yerleştirilen tüm öğrenciler mağdur olacak. Barolar Birliği’nin bu başvurusunda her sene mezun olan hukukçu sayısının artmasının ve hukuk mezunlarında yığılmanın meydana gelmesinin etkili olduğu kaydedildi.


TBB Yönetim Kurulu’nun 26 - 27 Temmuz 2013 tarihli toplantısında alınan karar gereğince; 

•    YÖK’ün 2 Mayıs 2013 tarihli kararı ile kabul edilen, 
•    ÖSYM’nin 18 Haziran 2013 tarihli kararı ile onaylanan, 
•    3 Temmuz 2013 tarihinde, “2013 ÖSYS Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu”nda yayınlanan 

“Hukuk fakültelerinin kontenjanlarının artırılması işlemi” hakkında Danıştay’da yürütmenin durdurulması istemli iptal davası açıldı.


bknz: http://www.hukukihaber.net/mesleki-hukuk/tbb-hukuk-fakultesi-kontenjanlarinin-artirilmasini-danistaya-goturdu-h36015.html

30 Temmuz 2013 Salı

TSK'nın vazife tanımı değişti

TSK'nın Cumhuriyet'i koruma görevi bitti

6496 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 13 Temmuz'da Meclis'te kabul edildi. Yasal düzenleme Cumhurbaşkanlığı'na ise 22 Temmuz tarihinde gönderildi. Gül, Cumhurbaşkanlığı'nın hukuk uzmanlarının yaptığı incelemenin ardından torba yasa olarak adlandırılan düzenlemeyi bugün onayladı. Yasa, yarın Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girecek. Önceki yasanın 35. maddesinde yer alan "Silahlı Kuvvetlerin vazifesi: Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır" ifadesi yasadan çıkartıldı. Yeni yasada, TSK'nın vazifesi şöyle tanımlandı:
"Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; yurtdışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır."

Yeni askerlik tanımı
Yasada, askerlik tanımındaki "Türk vatanını, istiklali ve Cumhuriyetini korumak" hükmü çıkarıldı. Yeni tanım, "Askerlik; Harp Sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyetidir" şeklinde yapıldı. 
KAYNAK: MİLLİYET

12 Temmuz 2013 Cuma

İSTANBUL BAROSU'NA GİDERKEN...

Avukat olabilmek için atılması gereken ilk adım İstanbul Barosu’ndan geçer. İstanbul Barosu’na giderken eli boş gitmek olmaz; staj için gerekli olan evraklarında hazır ve nazır olması gereklidir.(-ki ilgili evraklar sitemizde gösterilmiştir.)

Bendeniz, elimde evraklar Beyoğlu yollarına düştüm… Baro, giriş kısmında asılı duran bayraklarıyla adeta beni karşılıyor gibiydi.














Kapısından içeri girildiğinde masanın üzerinde duran baro dergilerine gözüm ilişti. Epeyce kalın ve hatta kitap şeklinde olan bu dergiye de yazı göndermek bundan sonra ki hedeflerim arasında yer alacaktı belki de...

Evrakların ilgilisine teslimini ve muhasebe işini de hallettikten sonra gönül rahatlığı içerisinde- bundan sonra da uğrak yerim olacak olan- barodan çıktım. 

Buralara kadar gelmişken Taksim Gezi Parkı’nı ziyaret etmeden gitmek olmazdı… Son zamanlarda nelere şahit olmamıştı ki Taksim?


















Taksim, gerçekten gezi parkı ile ayrı bir güzellikte idi.
Atatürk anıtı ile bankları ile uçuşan güvercinleri ve oyun oynayan afacanları ile apayrı bir güzellikteydi Taksim…

Meydandan geçerken merdivenlerin eşiğinde oturan yetişkin bir kadın dikkatimi çekmişti. 


Bir kanalın kameramanı, sessizce oturan sırtında uzunca bir yazı olan kadının yüzünü çekiyor sonrasında yazıyı hedef alıyordu kamerasına… Saatlerce orada oturarak, konuşmadan duruyordu kadın....İletmek istediği mesaj belliydi ve mesajı ile  sessizce direniyordu...















Taksim’e veda etmenin vakti gelmişti. Birkaç kare daha çekim yaptıktan sonra Kabataş’tan Kadıköy’e geçiş yaptım. Deniz dalgalıydı. Salına salına gidiyorduk. Kulaklarımda seferad’ın söylediği bir şarkı; “kız sen İstanbul’un neresindensin?”… Bu şarkı eşliğinde karşıya geçmek ayrı bir güzeldi benim için… Adına sayısız şarkılar yazılıp, çizilen İstanbul, bakalım bizlere daha neler gösterecek?


                                                                                   

7 Temmuz 2013 Pazar

TAKSİM MEYDANI, DEMOKRASİ ANLAYIŞIMIZ VE GAZETECİLİĞİMİZ

Haziran ayında yaşanan Taksim gezi parkı olayları, taşların artık yerinden kımıldadığını/oynadığını göstermiştir. Vuku bulan gelişmeler basının içler acısı durumunu gözler önüne sermiş o kadar ki, "penguenler" bile artık direnişin simgesi haline gelmiştir. Taksim gezi parkında yaşananları medya canlı olarak göstermek yerine         ( haber alma özgürlüğü çerçevesinde olması gereken zaten budur. ) bazı haber kanalları penguen belgeseli, Türk filmleri ve banttan maç gösterimi vermeyi tercih etmişlerdir. Durum böyle olunca halkın gerçekleri öğrenmesinin önü kesilmiştir. Sınırlı sayıda  bazı haber kanalları canlı yayın yaparak halkın haber alma özgürlüğünü bir nebze olsun yerine getirmişlerdir.


Güncel hukuk dergisinin Temmuz sayısının 18.sayfasında yer alan  okumuş olduğum bir yazı beni çok etkiledi. Dr. Recep Yaşar'ın bu başlık adı altında yazdığı yazının bir kısmını sizlerle paylaşmak isterim:

" Düşünün bir gazeteci soru sorulduğu için kahraman oldu.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fas'a giderken düzenlediği basın toplantısında kendisine soru soran İngiliz Haber Ajansı Reuters Muhabiri Birsen Altaylı'ya cevap vermek yerine onunla polemiğe girdi ve 'sen kim oluyorsun da bana böyle soru soruyorsun' dercesine azarlamaya kalktı. Soru sorabilme cesaretini gösteren meslektaşımız kahraman ilan edildi. Twitter'daki izleyicisi daha basın toplantısı bitmeden 100 kat arttı.Haber siteleri "Başbakan'a soru soran gazeteci" diye özel haber yaptılar.Oysa Birsen Altaylı sadece işini yapmıştı. Başbakan'a soru sorma cesareti, bir gazeteciyi kahraman yapıyorsa, bu ülkemizde gazeteciliğin bittiğinin resmidir.Bundan başta gazeteciler olmak üzere, gazetecilik mesleğini yok eden herkes utanç duymalıdır.Bunun en büyük vebali de Türk medyasında soru soracak muhabir bırakmayan, haber merkezlerini yok eden, haberciliği ajanslara bağımlı hale getiren, gazetecileri işten atarak karlılık hesapları yapan medya patronları ile onların temsilcisi gibi davranan genel yayın yönetmenlerindedir..." ( yazının devamını merak edenler dergiyi temin ederek metnin tamamını okuyabilirler.)

Mevcut durum bu kadar güzel özetlenemezdi...



Sinem Saçkan

6 Temmuz 2013 Cumartesi

TUTUKLULUK SÜRELERİNE İLİŞKİN KARARDA HUKUKÇULARIN GÖRÜŞLERİ

Anayasa Mahkemesi'nin 10 yıllık tutukluluk süresinin iptaline ilişkin kararına hukuk çevrelerinden açıklama geldi. Anayasa Mahkemesi tarihi bir karara imza atarak, Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki tutukluluk sürelerine ilişkin maddenin "Terörle mücadele yasasındaki suçlarda tutukluluk süreleri 2 katı uygulanır"
hükmünü iptal etti.


Hukukçuların karara tepkileri şu şekilde oldu:

SABİH KANADOĞLU: Tutuklu kalmaları vicdana sığmaz.

ÜMİT KOCASAKAL: Karar derhal uygulanmalı.

METİN FEYZİOĞLU: Hukuk devletinin emredici kuralı.

ZEYNEP KÜÇÜK: Karar ertelenemez nitelikte.


5 Temmuz 2013 Cuma

AVUKATLIK STAJI İÇİN İSTANBUL BAROSU TARAFINDAN İSTENİLEN BELGELER


1 – Vukuatlı Nüfus Kayıt Örneği.


3 Adet.  (Nüfus müdürlüğünden alınabilir.)       
2 – Fakülte Diploması veya Geçici Mezuniyet Belgesi.
3 Adet mezun olunan Fakülteden aslı gibidir onaylı veya noterden onaylı.(Türkiye dışındaki fakülteler için lütfen sorunuz)
3 – Memuriyet Sicil özeti veya Bonservis.
2 Adet. (Mezuniyetten sonra memurluk yapanlar için.)
4 – Askerlik Terhis Belgesi.
1 Adet. (Mezuniyetten sonra Askerlik görevini yapanlar için.)
5 – Takdim ve Askı Kağıdı.
2 Adet. (Ekte verilmiştir) Ekte verilen belgeye stajyer adayı kendi fotoğrafını yapıştırıp, kendisinin belirlediği, Baromuza kayıtlı  iki Avukat tarafından hem fotoğrafın üzerine, hem de açığa gelecek şekilde imza atılacaktır. Her iki belgede aynı şekilde düzenlenecektir.
6-   İstem Dilekçesi.
7 – Beyan Dilekçesi – 1 – 2(*)
8 – Muvafakatname (**)
2 Adet. (ikinci altı aylık dönemde staj yapılacak Avukattan alınacak.)
9 –  Sağlık Raporu.
2 Adet. Aile Hekimliğinden ya da Kamu Hastanelerinden alınabilir. Belge “Avukatlık yapmaya engel vücut ve akli arızası yoktur” kaydı ile alınacaktır.
10 – Sabıka Kaydı.
2 Adet  (Arşiv kayıtlı alınacak.)
11 – İkametgah Senedi.
2 Adet (Sadece İstanbul ikametgâhı kabul edilir)
12 – 4.5x6 cm ebadında vesikalık fotoğraf.
8 Adet renkli, usulüne uygun.

13 – 41.00.-TL. Damga Vergisi.
Herhangi bir Vergi Dairesine “Damga Vergisi” adı altında yatırılacak.

14 – Başvurunuz itibariyle SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı Kurumlarından kaydınızın olmadığına dair belge.

Herhangi bir SGK müdürlüğünden, e-devlet şifresi ile internetten ya da SGK internet sitesi  e-hizmetler bölümünden alınabilir
15 - Taahhütname

ÖNEMLİ !!!
Staj süresince ücretli bir işte çalışmamanız SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı Kurumlarına kayıtlı olmamanız gerekmektedir. Aksi tespit edildiğinde stajınız İPTAL edilecektir.

(*) KADIKÖY, KARTAL ve ÜSKÜDAR ADLİYESİ sadece ikametgahı kendi bölgesinde olanları kabul etmektedir.
(**) Adliye Stajı bittikten sonra, Avukat yanı stajına başlandığı zaman getirilebilir. (Muvafakatname verecek Avukatın meslekte 5 yılını tamamlamış olması gerekir.)

(***) İstanbul Barosu Yardımlaşma Sandığı’na üye olmak isteyen Stajyer Avukatlar, staja başlangıç tarihinden itibaren bir ay içinde Muhasebe Servisi’ne 2013 yılı için 79,86.-TL ödeyerek üye olabilirler.

EKSİK BELGELERLE YAPILAN BAŞVURULAR KABUL EDİLMEMEKTEDİR.




2 Temmuz 2013 Salı

DOĞUŞ ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ İLK MEZUNLARINI VERDİ!


1 Temmuz 2013 Pazartesi… Doğuş üniversitesi hukuk fakültesinin ilk mezunlarını verdiği, benim ve birçok arkadaşımın hayatının en önemli dönüm noktalarından biri olan tarih…

Gurur, heyecan, mutluluk, telaş ve biraz hüzün… Bu duyguların karmasından oluşan bir hissiyat… Tam 4 yılın vermiş olduğu bir alışkanlık, yoğun tempo, deli gibi ders çalışma, sınavlara hazırlanma ardından mezuniyet… Her şey planlı ve programlıyken, onca yoğun çalışmanın sonrasında sınavların ve tabi üniversitenin bitmesi bir boşluk yaratıyor insanda ister istemez.
Geleceğin parlak hukukçuları olarak bizler; hukuk mesleğinin bizlere tanımış olduğu yetkileri kötüye kullanmayacağımıza ve kanunlara, hukuka, anayasaya uygun davranacağımıza dair yemin ettik.



İnanıyorum ki, ben de dahil olmak üzere tüm mezun arkadaşlarım verdikleri yemini eksiksiz olarak yerine getireceklerdir ve her zaman adil olacaklardır. Çünkü, yeryüzünün özgürlük ve adaletinin, barışın ve hukuk devletinin, kişi özgürlükleri ve güvenliğinin sağlanması, insan hakları onurunun korunması artık bizlerin de görevidir.



Hukuk fakültesi, her ne kadar bir ömür törpüsü gibi algılansa da hukuk bilimine ilgi duyan her kişinin “usanıp, bıksa dahi” yine de severek ve merak duyarak okuyacağı bölümlerden biridir. Mezun olunduğunda da birçok mesleki seçenek sunan nadir bölümlerden olduğunu söylemeye gerek olmasa da bu hususu yine de belirtmiş olalım.


Yeri gelmişken, fakülteyi derece ile bitiren arkadaşlarımı bu köşeden tebrik ve takdir ediyor, başarılarının daim olmasını temenni ediyorum ve tabi diğer mezun arkadaşlarımızda…

Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesini tercih edecek olan adayların birazdan bahsedeceğim akademik kadroyu baz alarak şanslı olduklarını söylemek gerekir.

Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesinin akademik kadrosundan bahsetmezsem bu yazı eksik kalır. İfade etmeliyim ki, bütün hocalarımın benim için ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bıkmadan, usanmadan her zaman destek sağlayan, dinleyen, eleştiren, yol gösteren/fikir veren değerli,kıymetli hocalarımı her zaman hatırlayacağım.

Özellikle, Prof.Dr. Hasan Fehim Üçışık, Prof.Dr. Güzin Üçışık, Prof.Dr.İnci Kaner, Prof.Dr.Niyazi Öktem, Doç.Dr. Türker Yalçınduran, Doç.Dr. Murat Balcı, Yar.Doç.Dr.Selman Karakul, Yar.Doç.Dr. Orhan Kuzu, Diplomamı bana takdim eden değerli hocam Yar.Doç.Dr.Nesrin Akın Sunay ve Yar.Doç.Dr. Ömer Sever ile Doç.Dr.Argun Köteli hocama şükranlarımı ve saygılarımı sunarım.

Bahsetmezsem yine bu yazının eksik kalacağını düşündüğüm araştırma görevliliğini sürdüren hocalarımdan; her konuda büyük desteğini aldığım, özellikle yazınsal çalışmalarımda bana yol gösteren/ teşvik eden, mezuniyetimde dahi teşvik etmeye devam eden, birçok hukukçuya göre örnek bir hukukçuluk sergilediğini ve akademik hayatının parlak olduğu ve olacağını düşündüğüm Arş.Gör.Osman Serkan Gülfidan’a bu köşeden teşekkür ediyorum.

Arş. Gör. Nurhan Hacıibrahimoğlu’na her türlü desteğinden, hoşgörüsünden ve pozitif enerjisinden dolayı sevgi ve saygılarımı bu köşeden iletmiş olayım.

Arş.Gör.Çağatay Çınar’a bıkmadan, usanmadan her türlü sorunumuzla ilgilendiği ve mütevaziliği için bu köşeden saygılarımı ve teşekkürlerimi sunarım.

İsimlerini sayamadığım ve bu nedenle affına sığındığım diğer hocalarıma da sevgi ve saygılarımı iletiyorum.

Son olarak Fakülte Sekreterimiz Sevgili Ülkü Ayaz’a her türlü destek ve yardımı için teşekkür ederek bu faslı tamamlamış olalım.

İcra İflas Hukuku dersimizin hocası: “Sudan çıkmış balığa döneceksiniz mezun olduğunuzda” derdi. Ne derece doğru olur bilemem ama bunu zaman gösterecektir.

Bizler, yani çiçeği burnunda hukukçular, Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesinin ilk mezunları olarak yakmış olduğumuz meşaleyi bizden sonraki hukuk öğrencilerine devrederek, sorumluluklarımızın bilinci içersinde yol almaya devam edeceğiz.

Sonsuz Sevgilerimle;

Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Sinem Saçkan