28 Ekim 2013 Pazartesi

Ethem Sarısülük Davası'nda tutuklama talebine ret



Ethem Sarısülük Davası'nda ara karar verildi. Gezi Parkı olayları sırasında Ethem Sarısülük'ü başından vurduğu iddia edilen Çevik Kuvvet Polisi A. Ş.'nin Şanlıurfa'da görev yaptığı belirtilerek, A.Ş'nin kaçmayacağının göz önünde bulundurulması nedeniyle tutuklama kararıreddedildi.Ethem Sarısülük Davası, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye devam ediyor. Ethem Sarısülük'ün annesi Safi Sarısülük, Gezi Parkı olayları sırasında oğlunu başından vurduğu iddia edilen Çevik Kuvvet Polisi A.Ş.'nin duruşmaya katılmayacağının bildirilmesi üzerine, mahkeme heyetine dönerek "Sizlerin suratını görmeye mi geldim? Katil nerede? Katilin suratını görmeye geldim" dedi. Mağdur avukatları iddianamenin tanık olmadan okunamayacağı ifade ettiler.Daha sonra davada ara karar verildi. Çevik Kuvvet Polisi A.Ş.'nin Şanlıurfa'da görev yaptığı bildirilerek, kaçmayacağının göz önünde bulundurulması üzerine tutuklama kararı reddedildi. Salondakiler karara alkışlarla tepki göstererek 'Satılmışlar' diye bağırdı.



Haber Kaynağı:İHA

26 Ekim 2013 Cumartesi

YAYIN YOLUYLA KİŞİLİK HAKLARININ İHLALİ / AV. COŞKUN ONGUN



















Sitemize uzun zamandır kitap tavsiyesi ile ilgili bir yazı koymamıştık. Bu açığı kapatabilmek adına bugün sizlere tavsiye niteliğinde bir kitap tanıtımı yapacağız.

Başlıkta belirtildiği gibi eserin adı " Yayın yoluyla kişilik haklarının ihlali " dir. Kitap, basın, radyo- televizyon ve internet hukuku alanında akademik tartışmalardan ziyade uygulamadaki sorunları ele almayı konu edinmiştir. Kitapta aynı zamanda yargısal içtihatlar da yer alıyor. Basın Yayın ve Kişilik Hakları hukuku üzerine yer alan başlıca doktrinsel görüşler ise eseri zenginleştiren bir öneme sahip konumda bulunuyor.

334 sayfalık bu güncel çalışmanın, hukukçu olsun olmasın konuyla ilgilenen herkese yararlı olması temenni edilmiştir.

Yazarın ( Av. Coşkun Ongun ) daha önce yayımlanmış diğer kitapları ise şunlardır:

Basın Davaları El kitabı ( 2008 )

Yargı Kararları Işığında Medya Hukuku ( 2010 )

Öyküleşen Hukuk ( 2012 )


5 Ekim 2013 Cumartesi

TÜRK HUKUKUNDA AF KURUMU*

Stajyer Avukat Sinem SAÇKAN

Hukukun eski kurumlarından biri olan af, insanlık tarihi boyunca siyasi, hukuki, felsefi, sosyolojik ve psikolojik açıdan tartışıla gelen bir kavramdır.
Ceza hukukunun temel kurumlarından olan af, devletin cezalandırmak hakkından feragat etmesi anlamını taşır. Geniş anlamı ile af, kimi zaman kesinleşmiş cezaları kaldıran, hafifleten veya değiştiren, kimi zaman da kamu davasını düşüren veya mahkûmiyeti bütün neticeleriyle birlikte vaki olmamış sayan, yasama veya yürütme organlarınca gerçekleştirilen bir kamu hukuku işlemidir.[1]
Af, genel olarak ceza hukuku (TCK.m.62) ve anayasa hukuku (Ay.m.87, m.104) ile düzenlenmiştir. Diğer hukuk dalları ise daha çok affın netice ve hükümleri bakımından önem taşımaktadır.
Türk hukukunda af, özel af ve genel af olarak olmak üzere iki kısımda ele alınmaktadır. TCK’nın 65.maddesine göre genel af halinde, kamu davası düşer, hükmolunan cezalar bütün neticeleriyle birlikte ortadan kalkar. Özetle genel af,  mahkûmiyeti bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırır.
 Özel af ile hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine son verilebilir veya infaz kurumunda çektirilecek süresi kısaltılabilir ya da para cezasına çevrilebilir. Ancak cezaya bağlı olan veya hükümde belirtilen hak yoksunlukları, özel affa rağmen etkisini devam ettirir. Bu halde, mahkûmiyetin neticeleri devam etmekle birlikte, özel af esasen bir suçu bağışlamak, mazur görmek şeklinde tezahür eder.
Cumhurbaşkanının Af Yetkisi:
Özel af yetkisi TBMM’ye aittir. Ancak cumhurbaşkanına da “mahkûmun sürekli hastalık, sakatlık, kocama” gibi sebeplerle cezasını kaldırmak veya azaltmak yetkisi tanınmıştır.[2]
Özel af iki çeşittir. İlki “toplu özel af”,  ikincisi “kişiye özgü özel af”tır. Toplu özel af çıkarmak yetkisi sadece Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Buna mukabil, kişiye özgü özel af çıkarmak yetkisi TBMM’ye ve Cumhurbaşkanına tanınmıştır.
Cumhurbaşkanının af yetkisi, Anayasa’nın Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini düzenleyen 104.maddesinde tanımlanmaktadır. Bu özel af prosedürü,  aftan yararlanmak isteyen hükümlünün ya da vekilinin Cumhuriyet Savcılığına başvurusu halinde başlatılmakta ve adli tıp kurulunun “sürekli hastalık, sakatlık ve kocama” hallerinden birinin bulunduğuna karar vermesi halinde, durum Adalet Bakanlığı tarafından Cumhurbaşkanının takdirine sunulmaktadır. Cumhurbaşkanı bu halde Adli Tıp Kurulu raporuna rağmen af yetkisini kullanmama yetkisine sahiptir.[3]
Cumhurbaşkanının af yetkisinin sınırlı olduğunu belirtmek gerekir. Çünkü Anayasa Cumhurbaşkanına sadece ”mahkûmun sürekli hastalık, sakatlık, kocama gibi sebeplerle” cezasını kaldırmak veya azaltmak yetkisini tanımıştır. Burada yetki sebep itibarıyla sınırlandırılmıştır.
Ölüm cezaları kapsamında Cumhurbaşkanının af yetkisi tartışmalara çokça konu olmuştur. Kanaatimizce, Anayasa da belirtilen sebepler varsa bu halde Cumhurbaşkanı af yetkisini kullanabilmelidir.
Cumhurbaşkanı’nın özel af yetkisini kullanmasına ilişkin kararı Resmi Gazetede yayınlanmak zorundadır.
Af Kurumunun Tarihsel Süreci:
Af kurumunun tarihsel sürecine baktığımız zaman Osmanlı devletinin ilk dönemlerinde af ile ilgili herhangi bir düzenlemeye rastlanılmamaktadır.
 Bu dönemde bireysel ve toplumsal suçluları affetmek yetkisi padişaha aittir. Kul hakkına ilişkin suçlarda af yetkisi mağdura ve mağdurun mirasçılarına ait iken, Allah hakkına ilişkin suçlarda af yetkisi kadı veya padişaha aittir.[4]
Affa dair ilk yazılı düzenleme 1858 yılında çıkarılan Ceza Kanunname-i Hümayunu’nun 47.maddesinde görülmekte ve bu  madde ile af yetkisi padişaha verilmektedir.[5]
1921 Anayasası’nda affa ilişkin herhangi bir düzenleme yoktur. Ancak 7.maddede yer alan “…ahkamı şeriyenin tenfizi, umumu kavaninin vazı, tadili, feshi gibi hukuki esasiye Büyük Millet Meclisine aittir.”ifadesi af yetkisinin meclise ait olduğu düşüncesini kuvvetlendirir niteliktedir.
1924 Anayasası af kurumuna yer vermekle birlikte af yetkisini kural olarak TBMM’ye vermiş sadece “yaşlılık ve hastalık gibi sebeplerle” özel af çıkartmak yetkisini Cumhurbaşkanına tanımıştır.
1961 Anayasası affı genel af-özel af şeklinde kategorize etmiş genel-özel af ilan etmek yetkisi meclise tanınmıştır.
Sonuç:
Affın oldukça tartışmalı bir kurum olduğundan bahsetmiştik. Bu kuruma karşı olanlara göre, af yetkisi hukuk güvenliğini zedeleyen bir kurum olmakla birlikte affedilen suçlunun ikinci bir suç işlemesi sık rastlanılan bir olaydır. İkinci olarak af, cezaların caydırıcı olma özelliğini ortadan kaldırmaktadır. Af kurumuna destek verenlere göre, yasalar sosyal hayata uyum sağlamak zorundadırlar bu nedenle haksızlığı tamir ettiği oranda af yetkisine başvurulması meşrudur. İlaveten af yetkisi adli hataların düzeltilmesine çare olabilmektedir.
Belirtilmelidir ki af bir yargı tasarrufu değildir. Affeden organın delilleri yeniden araştırması, suçluluk meselesini tartışması, kanun hükümlerinin doğru tatbik edilip edilmediğini araştırması olası değildir. Aksi durum af yetkisinin sınırlarının aşılması anlamına gelir.
Af müessesesi bütün hukuk sistemleri tarafından kabul edilmiş olmakla birlikte bu kurumun meşruluğu konusunda günümüzde halen herhangi bir mutabakata varılmış değildir. Bu yetkinin çok kereler suistimal edilmiş olması hukukçuları düşünmeye sevk etmektedir. Kimi pozitivist yazarlar haksızlıkların keyfi bir şekilde giderilmesini reddetmektedirler.
Kabul edilmelidir ki af yetkisinin sorumsuzca kullanılması mazur görülemez çünkü af ciddiyet ve dürüstlüğün bir ölçütüdür.
Cezaevlerinde ki doluluk oranları genel af konusunu gündeme getirmekte ve birtakım yasal düzenlemelerin yapılmasına neden olmaktadır. Af yetkisinin kullanılması suç işleyen kişide bir beklenti yaratmakta ve suç işleyen kişi ıslah olmadan toplumsal yaşantıya dâhil edilmektedir. Bu durum suç mağdurlarının devlete olan güvenlerini sarsmakta ve onları yaralamaktadır. Dolayısıyla af yetkisi sadece sınırlı suçlar hakkında uygulanmalı ve af yetkisinin kapsamı daraltılmalıdır. Bu durum keyfi uygulamaların bir nebze olsun önüne geçecek, toplumun devlete olan inancını arttıracaktır.

                                                               
Leges Aylık Hukuk Dergisi, Eylül, 2013, sayı: 45.





[1] Artuk, Gökcen, Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 4.baskı, turhankitabevi, Ankara, Kasım, 2009, s.962.
[2] Anayurt, Ömer, Hukuka giriş ve hukukun temel kavramları, 2.baskı, seçkin yayıncılık, Ankara, Kasım, 2001, s.137.
[4] Soyaslan, Doğan, Af, Anayasa Yargısı 18, Ankara, 2001, s.414.
[5] Soyaslan, Doğan, a.g.e., s.414.