19 Nisan 2015 Pazar

EDİTÖR'ÜN TAVSİYESİ: 1 KİTAP, 1 FİLM VE 1 MÜZİK

1 KİTAP:

BİREYİN BÜROKRASİ VE OTORİTE KARŞISINDAKİ YALNIZLIĞI

Bireyin bürokrasi ve otorite karşısındaki yalnızlığı

Çağımızın en büyük ve en özgün yazarlarından biri olarak kabul edilen Franz Kafka’nın Şato adlı romanı, İş Bankası Kültür Yayınları Modern Klasikler Dizisi’nde yerini aldı.Kafka, 20. yüzyılda Alman dilinde yazılmış en kayda değer romanlar arasında sayılan bu eserinde, esrarengiz bir kont, ona ait bir şato, diktatörce eğilimler gösteren ve hiyerarşi içindeki birçok bürokrat üzerinden, şeffaflıktan yoksun, işlemeyen kurumlarla otorite ve bürokrasiyi hicveder. 
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun modern ulus devletlere ayrışmasının ertesinde yazdığı Şato, Kafka’nın geleneksel otoritenin nasıl bir düzene evrileceğini sorgulamakta olduğunu akla getirir.  Kısacık yaşamına Şato’nun yanı sıra Dönüşüm, Dava ve Amerika gibi başyapıtlar sığdıran Kafka’nın öykü ve romanlarını edebiyat tarihinin belli bir akımına dahil etmek zordur. 
Yazarın 1922 yılında kaleme almaya başladığı Şato, ölümünden iki yıl sonra 1926 yılında yakın arkadaşı Max Brod tarafından yayımlandı. Bir şato ve bürokratları tarafından yönetilen bir köye giden ve burada kadastrocu olarak görevlendirildiğini ileri süren K., acımasız bürokrasinin çarkları arasında, bitmez tükenmez engeller ve düş kırıklıklarıyla mücadele eder. Belki de sadece kolektif imgelemlerinde var olan bir otoriteye boyun eğmeye fazlasıyla hevesli köylüler onu hiçbir zaman benimsemeyecektir. 
Okur ise romanın muammalarını çözmek için her türlü karmaşa, ikilem ve belirsizlik arasından yolunu bulmaya çalışacağı aktif bir okumaya davetlidir.
Yazar Hakkında
Çek asıllı Avusturyalı yazar Franz Kafka, 1883 yılında Prag’da taşralı Çek bir baba ile burjuva bir Alman Yahudisi annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Prag Üniversitesi’nde hukuk öğrenimi gördü.  Öykü ve romanlarında çağımız insanının korkularını, yalnızlığını, kendine yabancılaşmasını ve çevresiyle iletişimsizliğini ele aldı. Kafka,  1924 yılında hayatını kaybetti.

Kaynak: Milliyet

1. FİLM:

ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜ

1965'te Alabama eyaletinin Selma kentinden eyalet başkentine giden 87 km'lik bir yol vardı. Bu yolda o dönem ABD tarihine geçen üç protesto yürüyüşü gerçekleştirildi. Martin Luther King'in öncülük ettiği bu yürüyüşler, kamuoyunu harekete geçirdi ve dönemin ABD Başkanı Johnson Oy Hakkı Kanunu konusunda köşeye sıkıştı. Nihayetinde protestolar etkili oldu ve kanun çıktı. 

Değişen Amerika'nın hikayesini anlatan filmin yönetmenliğini Ava DuVernay'ın üstlenirken filmin senaryosu Paul Webb'e ait. Filmin başrolünde David Oyelowo yer alırken Tim Roth, Tom Wilkinson, Oprah Winfrey, Martin Sheen, Carmen Ejogo, Cuba Gooding Jr. gibi isimler zengin oyuncu kadrosunda kendisine eşlik ediyor. Bu epik ve tarihi yapımın prodüktörlüğünü ise “12 Yıllık Esaret / 12 Years A Slave” filminin yapımcıları üstleniyor. İzlemenizi öneririz.

1 MÜZİK:

BÜLENT ORTAÇGİL


Dinlemekten asla bıkmayacağım bir sanatçı varsa o isim "Bülent Ortaçgil"dir. Her bir şarkısı anlamlı ve güzeldir. Her bir şarkıya ayrı bir anlam ve değer katan kendine özgü yorumuyla farklı bir ses getiren yaşayan efsaneyi dinlemeyi herkese öneririz.


18 Nisan 2015 Cumartesi

HAYDARPAŞA KAMPÜSÜ TSBÜ'YE DEVREDİLDİ

MARMARA Üniversitesi’nin tarihi Haydarpaşa Kampusu ile ilgili bir yıldan beri süren tartışmaya son nokta konuldu. Kampus, yeni kurulan Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne (TSBÜ) tahsis edildi.

TSBÜ’nün kuruluşunu da içeren Torba Yasa önceki gün Resmi Gazete’de yayımlandı. Kararla birlikte, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin kullandığı Haydarpaşa Kampüsü de yeniden tartışma konusu oldu. Yasaya göre, TSBÜ’nün bulunacağı yer, temeli 1894 yılında 2’nci Abdülhamit tarafından atılan ve uzun süre Mekteb-i Tıbbiyye-i Şâhâne olarak hizmet veren yerleşke olacak. Karara karşı ilk tepki ise Haydarpaşa Kampüsü’nde okuyan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunlarından geldi.

ARAZİ TAHSİS ETMEMEK DÜŞÜNDÜRÜCÜ:


Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunları Derneği (MÜHDER) Başkanı avukat İhsan Baran, “TSBÜ için İstanbul’un başka bir yerinde arazi tahsis edilmemesi düşündürücü” dedi. Avukat Baran’ın tepkisi şöyle: “Yerleşke 1980’lerde Marmara Üniversitesi’ne bağlı fakültelere tahsis ediliyor. Hukuk, Eczacılık, Hemşirelik Yüksek Okulu, Radyo-Sinema-TV Bölümü ve Adalet Yüksek Okulu hali hazırda bu yerleşkede. Burası sadece bir arazi, bir bina değil. Burada kültürel bir değer var. 4 bine mezun hukukçunun üyesi olduğu MÜHDER olarak alınan karardan derin bir üzüntü duyuyoruz. Yasal süreci ve gelişmeleri takip edeceğiz. İptal için AYM’ye başvuru yapılmasını sağlamaya çalışıyoruz. Tüm hukukçulardan, akademisyenlerden ve  özellikle öğrencilerimizden ve de duyarlı olan vicdan sahibi bütün yurttaşlardan destek bekliyoruz.”

RESMİ GAZETE’DE BÖYLE YER ALDI:

Yasaya göre, TSBÜ’nün Mütevelli Heyeti;  Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, Rektör, Sağlık Bakanı’nın seçeceği iki üye ile Yüksek Öğretim Kurulu tarafından seçilen profesör unvanına sahip bir üye olmak üzere, toplam beş üyeden oluşacak.  

KAYNAK: HÜRRİYET