Bu yazıyı yazıp yazmama konusunda
çok gelgitler yaşadım. Düşündüm, ben bunları satırlara döksem ne gibi bir yarar
sağlayacak? Ama yine de vicdanım rahat bırakmadı beni… Sonuçta içimden geçen ne
varsa yazmaya ve anlatmaya karar verdim. Bir parça olsun yazarak kendi adıma
içimi boşaltmak istedim.
Son zamanlarda, ülkemiz ve
özellikle “insanlık” adına çoğu gelişmeler olumsuz yönde ilerleme kaydediyor.
Şehit haberlerinin ardı arkası kesilmez iken toplumsal vicdanda bıçak kemiğe
dayanmış ve insanlık sorgulanır hale gelmiştir. Toplumsal duyarsızlık hat
safhada iken, cesedi kıyıya vuran Suriyeli mülteci çocuğun vicdanlarda yer ettiği
derin yaralar ciddi boyuta varmıştır. Göçmen mültecilerin yaşadığı insanlık
dramını anlatan en acı, en sarsıcı fotoğraf yerde cansız olarak bulunan Suriyeli
mülteci çocuğa aitti belki de…
Tüm bunlar yaşanmışken “kıyıya vuran Suriyeli
çocuk değil hayvan olsaydı dünya ayağa kalkardı” deniliyorken, soruyorum; “dış siyasette başarılı olduğunu vurgulayan ey
ülke yöneticileri hiç mi vicdanınız sızlamadı?” ya da “ insanlık ayıbı olarak
nitelendirilmeye mahkûm olan bu fotoğraf karesi yüzünüze tokat gibi vurmadı mı ?”,
“ Gözleriniz nemlendi mi, içiniz ya da varsa yüreğiniz parçalandı mı?” Sahi, ne
için öldü bu çocuk? Her zaman güçlülerin kazandığı güçsüzlerin ise ezildiği bir
dünya da belki de bir ideoloji uğruna can verdi ufak beden…
Soruyorum;
Sığınmacıları ülkeye kabul edip
başıboş halde bırakan kim? Kısacası, içimizi acıtan bu fotoğraf karesine
sebebiyet veren kim?
Bu ayıp, bu utanç hepimizin eseri…
Tam olarak bu sebeple;
Böylesine bir vahşet karşısında
artık bütün dünya ayağa kalkmalı, bu insanlık ayıbının daha fazla ciddi
boyutlara ulaşmaması için ne yapılması gerekiyorsa acilen yapılmalı ve
gözyaşları yerini tebessüme bırakmalıdır.
Evrensel Adaletin biran önce sağlanması
ve yaşanan üzücü olayların artık son bulması ümidiyle;
“Ürkek bir serçe gibi eğme
başını,
Kaldır başını ve dimdik dur,
Bu senin değil, ülkemin ayıbı,
Hırpalanmış yerlerinden öperim
çocuk…”
AVUKAT SİNEM SAÇKAN