12 Eylül 2017 Salı

ADALET BİZİM NEYİMİZE? / AVUKAT SİNEM SAÇKAN


       terazi ile ilgili görsel sonucu       

    Günümüzde Avukatlık mesleğinin icrası günden güne ne yazık ki zorlaşıyor.  Tam bu nokta da birçok gerekçe sıralamak mümkün. Ancak bu yazı da daha çok karşılaştığımız sorunları ele alacağım. Yaşadığımız en temel problemlerin başında kesinlikle bürokrasi yer alıyor.

    Bu konuya somut bir olay üzerinden temas edelim. Asliye Hukuk Mahkemesi Hâkiminin, lehimize vermiş olduğu bir karar süreler yönünden kesinleşmiş olmasına karşın kararı icraya koyabilmek için mahkemeden kesinleşme şerhi almamız gerekiyor. Bunun içinde mahkeme kalemine gidiyoruz. Durumu izah ettikten sonra ilgili kalem müdürü sazı eline alıyor ve başlıyor konuşmaya;

(Bu esnada arka fonda Demet AKALIN şarkısı çalıyor.)

-          “ Yaaaa, Avukata hanım daha tatilden yeni çıktık ne bu aceleniz? Önümde bir yığın dosya var bugün mümkün değil yapamam. Siz bu hafta gelmeyin.”

-          “Önümüzdeki hafta tekrar geleyim o zaman? “

-          “Sakın Pazartesi hemen geleyim demeyin garantisini veremem."

-          “Seneye görüşürüz”

Herkes güler,

-          “ Bu kararın bir an önce kesinleşmesi gerekiyor, bir çok dosya var diyorsunuz iş yapmıyorsunuz müvekkilime ne bu aceleniz dememi beklemiyorsunuz heralde!?”

Müdür ciddileşir,

-“ Avukat hanım, lütfen zorluk çıkarmayın.”

- “Sadece işinizi yapın kafi pazartesi kararımı bir zahmet kesinleştirin.” diyerek çıkıyoruz.

Müdürün yapması gereken iş o kadar basit ki kağıt üzerinde kaşeleyip imzalayacak iş bitmiş olacak. Fakat kendisi işini yapmak yerine direterek adaletin gecikmesine sebebiyet veriyor. Bizde doğruları söylediğimiz için zorluk çıkarmış oluyoruz.

Maalesef uygulamada bu tür sorunları çok yaşıyoruz.

Ve yine en basitinden icra memuru müzekkere gönderecek vay efendim niye o yazıyı biz yazmamışız da onu uğraştırıyormuşuz da o yazmak zorunda kalıyormuş. Pardon ama senin işin ne? Sen benim duruşmama giriyor musun?

Bu gibi örnekleri arttırmak mümkün…

Tabi işini çok severek yapanlarda var hak yemeyelim. (çok nadir de olsa…)

Bir de farklı bir boyuta geçmek gerekirse, yine icra dairesindeyiz. Avukat cüppesiye çoşkulu bir edayla müdüre karşı sesleniyor;

-          “ Vayyy benim abim beeee! Nasılsın abicimmmm? Ne var, ne yok?”

Müdür;

-          “ Ooooo paşam dur hemen çay söyleyelim, oğlum! Hooop! ordan bize iki çay kap getir. ”

Bir an kendimi kahvehanede zannettim o an…

Sonra döndüm dedim ki adalet bizim neyimize…





6 Eylül 2017 Çarşamba

YENİ ADLİ YILA GİRERKEN / AVUKAT SİNEM SAÇKAN

icra dairesi ile ilgili görsel sonucu
Adli tatil biteli bir gün olmuş, tatilden yeni çıkmış olmanın verdiği rehavet hala üzerim(iz)de… Sabahın körü… İstikamet; Anadolu Adalet Sarayı… Hedef; İcra Dairesine yatan borç miktarını alıp müvekkilin yüzünü güldürmek…

Sarayın ana girişinin kapalı olmasıyla bir şeylerin ters gideceğinin sinyallerini en başta veren saraya eksi birinci kattan giriş yapmam ile birlikte hikayemiz başlıyor..

İcra dairesine giriyorum. Fazla kalabalık değil iyi bari diyerek dosyayı müdürün odasında buluyorum. Aramızda şöyle bir diyalog geçiyor:

-          Müdür bey, dosyamıza para yatmış uyaptan talebimizi de gönderdik, ilgili hesaba paranın geçmesini talep ediyoruz.

Müdür dosyayı alır ve inceler;
-       Olmazzz, bu dosya da parayı gönderenin yazı cevabı yok. O yazı olmadan parayı hesaba aktaramayız.

 Ya sabır çekerek konuşmama devam ediyorum;
-     Müdür bey olur mu öyle şey! Şirket, başkaca bir haciz olsaydı bunu zaten yazılı bir şekilde beyan ederdi. Kaldı ki bu işçilik alacağı müvekkilimin mağdur edilmemesi için hesaba meblağın bir an önce geçmesi gerekiyor.

Müdür kararlı bir şekilde;
-          Yokkk, biz sorun yaşıyoruz sonra bize dava açıyorlar Avukat hanım.

Bendeniz de son derece kararlı bir edayla;
-          O zaman talebimi reddedin yazılı bir şekilde diyerek talep açıyorum.

Müdür, Oflaya poflaya talebimi reddediyor. Şirketin Avukatını arıyorum. Biz yazıyı gönderdik icra dairesine diyor. Müdüre tekrar gidiyorum;

-          Müdür bey, parayı gönderen şirket yazıyı yollamış ama dosyasında yok.

Müdür gülerek;
-          O zaman o yazıyı fakslasın biz görelim ve parayı hesaba geçelim. Diyor.

Avukatı ikna ederek yazıyı fakslatıp müdürün masaya bırakıyorum. 

Müdür,
-          Bu yazı istediğim yazı değil biz bu şirkete icra dairesinden bunu isteyelim. Diyor.

Sonrası mı?
İcra memur muamelesini şikayet…

Sonuç olarak;

Kendi kendimize kanunlar üreteceğimize herkes işini keyfi bir şekilde değil de olması gerektiği gibi yapabilseydi ülkece çok yol almış olurduk. Bu kafayla gidersek bir arpa boyu yol alamayacağımız gibi işi yokuşa sürdürerek tamamen mesnetsiz gerekçelerle aklımızla dalga geçmeyi kendine iş bellemiş kişilere karşı yargı önünde hesap vermedikçe bu tür keyfiyetlerin kartopu misali çoğalacağı ne yazık ki acı bir gerçektir.

Av. Sinem SAÇKAN









4 Nisan 2017 Salı

HAK VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNİN ÖNCÜ KUVVETİ: AVUKATLAR


Avukatlık mesleği, insanlığın en eski ve en saygın mesleklerinin başında gelmekle birlikte oldukça kutsal bir görevi de ihtiva etmektedir. Adalet sistemi içerisinde savunma tarafında yer alan Avukatların, bireylerin en temel hakkı olan savunma hakkı kapsamında mesleğini icra ediyor oluşu Avukatlığı en saygın ve en kutsal meslek olarak nitelendirmiştir.

Hukukun, hakkın ve adaletin en büyük teminatı kuşkusuz Avukatlardır. En ufak bir adaletsizlikte veya hak kaybında başvurabileceğiniz Avukatlardır. Toplumun güvenli, mutlu, aydınlık ve refah içinde olmasını sağlayacak olanlar yine Avukatlardır.

Bugün, gelinen noktada yaşanılanlar mesleğin itibarı ve ifası bakımından oldukça endişe vericidir. Avukatların sindirilmeye çalışıldığı, ekonomik yönden bağımlı, hukuki yönden güçsüz, fiilen etkisiz kılındığı bir süreç yaşamaktayız. Ancak bilinmelidir ki, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak bizlerin vazifesidir. 

Sessizlik, itaat, biat bizim tabiatımıza aykırıdır. 

Hiçbir Avukat hukuksuzluklara ve adaletsizliklere karşı sessiz kalamaz, kalmamalıdır! Bugün, Adalete duyulan güven yok olmak üzere ise bunu yeniden tesis etmek de bizlerin görevidir.

Bu kapsamda biz Avukatlar yeri geldi yerlerde sürüklendik, itelendik ama doğru bildiğimizi söylemekten asla vazgeçmedik…

Demokratik hukuk devletinde üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğünü savunduk her zaman bedeli ne olursa olsun…

Bizim inancımız umudumuzdur…

Böylesine onurlu, gururlu ve kutsal görevi ifa eden tüm Avukatların günü kutlu olsun!

AVUKAT SİNEM SAÇKAN