AV.SİNEM SAÇKAN
“Vatanı korumak, çocukları korumakla başlar.
Çocukları, her türlü ihmal ve istismardan korumalıdır.” Mustafa Kemal ATATÜRK

Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan Kanun Tasarısının Geçici 1. Maddesine tartışma
konusunu teşkil eden fıkranın eklenmesi arz ve teklif edilmiştir. İş bu fıkra
hükmü gereğince;
“ (2) Cebir,
tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16/11/2016
tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçunda, mağdurla failin evlenmesi
durumunda, Ceza Muhakemesi Kanunun 231 inci maddesindeki koşullara
bakılmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise
cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zamanaşımı süresi içinde
evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkındaki hüküm açıklanır
veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar
verilmesi durumunda, suça azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu
davasının düşmesine veya infazın ortadan kaldırılmasına karar verilir.”
Yukarıda anılan
fıkra teklifinin gerekçesi ise şu şekildedir: “ Cebir, Tehdit, hile veya
iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın işlenen cinsel istismar suçunda,
mağdur ile failin evlenmesi durumunda fail hakkında hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine imkan veren düzenleme
yapılmaktadır.”
“Hukuk nasıl
bitirilir?” sorusunun adeta cevabı niteliğinde olan işbu fıkra hükmünü bir
hukukçu olarak yadırgıyor ve asla saygı duymuyorum. Benim bildiğim cezaların
caydırıcı olması gerekir, özendirici nitelikte olması değil…
Tasarının
gerekçesiz olması bir tarafa Türkiye’nin taraf olduğu kadın ve çocuk haklarına
ilişkin uluslar arası sözleşmelere aykırı mahiyetinin de bulunduğu göz ardı
edilmemelidir. Uluslar arası hukuk hiçe sayılarak çocuk istismarının insanlık
suçu olduğu tüm dünyada kabul görmüşken çocuk istismarını adeta meşrulaştıran
bu madde derhal iptal edilmelidir. 18 yaşının altında olan herkes çocuktur. Kaldı
ki, yetişkin veya çocuk olması fark etmeksizin her kime karşı bu eylem yapılacak
olursa olsun tecavüz bir suçtur. Bu suç hem çocukta hem de yetişkinde
sosyolojik, psikolojik, tramvatik ve geri dönüşü olmayan birçok olumsuzluklara
yol açmaktadır. Bu sebeple cinsel istismar suçunu işleyen sanığa kanımca en
ağır cezanın verilmesi ve mevcut yasalarında buna göre düzenlenmesi
gerekmektedir. Cezalar ne kadar caydırıcı olursa suç işleme oranı o derece
azalır.
Üzülerek
belirtmeliyim ki, Türkiye dünyada çocuk istismarı sıralamasında üçüncü sırada
yer almaktadır. Sadece geçtiğimiz yıl Türkiye genelinde 18 bin çocuğun cinsel
istismara uğradığı belirtiliyor. Son 10 yılda ise cinsel istismara uğrayan
çocuk sayısı ise 250 bin civarındadır. Cinsel istismarı sorgulayan lokal
çalışmalara göre üniversiteye giden öğrencilerin %10’u ile %44’ünün çocukken
cinsel istismara maruz kaldığı ortaya çıkmıştır. Gelen vakalara göre bunların %60’ı
kız %40’ı erkektir.
Çocuklara henüz
küçük yaşta ağır bedeller ödetilmemelidir. Cinsel İstismarın rızası olmaz/
olmamalıdır. Onlar, ülkemizin geleceğidir. Geleceğimizi sağlam temeller
üzerinde inşa etmemiz gerekir. Ülkemizin huzur, refah ve istikrarı için
çocuklarımıza tehlike teşkil edebilecek her türlü eylemin bertaraf edilmesi her
Türk vatandaşının borcudur. Geleceğimize lütfen sahip çıkalım.