YAZAR: AVUKAT SİNEM SAÇKAN
Güzel
bir pazar gününden herkese merhabalar. Ağustos ayını geride bırakmaya sayılı
günler kala bilgisayar karşısına geçip ilhamda gelince bir şeyler yazmaya karar
verdim. Ekran karşısına geçtiğimde aklımda yazının içeriği konusunda herhangi
bir fikir yoktu. Sonrasında birden iletişim konusu belirdi zihnimde ve neden
olmasın dedim.
İletişim,
aslında hayatımızın her alanında var olan ve yaşantımızın vazgeçilmez bir
unsurudur. Kelimelerde ifade edemediğimiz bazı şeyleri davranışlarımızla ifade
edebilmek kimi zaman daha etkin olabilmektedir. Bazen sessiz kalmak dahi
iletişim konusunda bize bir mesaj iletmektedir. Bu nedenledir ki iletişim sözlü
ve sözsüz iletişim olarak ikiye ayrılır.
Bilindiği
üzere sözlü iletişim, düşüncelerin dille yani sesli olarak ifade edilmesi
anlamına gelmektedir. Ancak işaret etmek gerekir ki, insan iletişiminin önemli
bir bölümünü sözsüz iletişim oluşturur. Sözsüz iletişim çoğunlukla farkında
olmadan gerçekleşir. Jest ve mimiklerimiz, konuşma şeklimiz, giyim tarzımız,
el-kol hareketlerimiz kelimelerle söylemek istediğimiz birçok şeyi
kendiliğinden ifade etmektedir.
Tam
bu noktada düşündüğümü söylemem gerekirse sözsüz iletişim sözlü iletişimden bana
her zaman daha samimi gelmiştir. Çünkü sözlü iletişimde birçok şeyi
söyleyebiliriz. Mesela; spora başlayacağım deriz. Bunu dememizin ardından
günler, haftalar, aylar geçmiştir ve hala spora başlanmamıştır.
Çevremizde
duyduğumuz çok olmuştur klişe gelebilir ama tam yeri olduğundan burada
bahsedeceğim; “bana beni sevdiğini söyleme, bana bunu hissettir.” Hepinize bir
yerlerden tanıdık geliyordur bu cümle. Ya bir yerden okumuşuzdur ya bizzat bize
söylenilmiştir ya da biz kendimiz bunu başkasına demişizdir. İnsan, başka bir
birey ile iletişim kurarken her şeyi söyleyebilir. Asıl mesele şu ki,
söylediklerimiz yapacaklarımızın teminatı olmalıdır.
Belki
de bu yüzden sözsüz iletişim daha samimi daha içten gelir insana. Yüzümüzün
aldığı şaşırma ifadesi veya can sıkıcı bir durumla karşılaştığımızda bunun
davranışa ve yüze yansıması ne kadar sahte olabilir ki?
Unutmayalım
ki, bir davranış resim gibi bin söze bedeldir.
Bunun
yanı sıra iletişim engelleri dediğimiz bazı kavramlardan da bahsedebiliriz.
Mesela; pasif dinleme, soru sormama, söz kesme, yüksek sesle konuşma, empati
kurmama gibi
Bu
gibi iletişim engellerini günlük hayatımızda belki de sıklıkla yaşadık ve
yaşamaya da devam edeceğiz. Belki de bunun sonradan farkında olmak ya da bu
konuda iletişim halinde olduğumuz bir kişiden geri bildirim almak bize daha
dikkatli olmamız gerektiği konusunda bir uyarıcı olacaktır.
Kendimden
örnek vermem gerekirse, bazen iletişim halinde olduğum kişilerle konuşurken
kendimi çok kaptırıp sürekli konuştuğum olmuştur. Bazen de laflarını kestiğim.
İletişim halindeyken bu tür olumsuzlukları fark etmesem de birkaç geri bildirim
sayesinde daha dikkatli davranmaya başladığımı kendimde gözlemledim
diyebilirim.
Bazen
de çatışmacı bir tavır sergileyerek yüksek sesle konuşan bireyler görüyorum ki
iletişim sürecinde en büyük engeli bu grubun oluşturduğunu düşünüyorum. Bilhassa
trafikte en ufak bir hata yaşandığında ses tonunu yükseltme ve hemen çatışmacı
bir tutum sergilendiğini gözlemliyorum. Mesela bir gün yayan olarak yürüdüğümde
iki aracın birbirine girdiğini ve hatalı olan sürücüye diğer araç sahibinin
bağırmaktan öte bir iletişim kuramadığını fark ettim. Bu şekilde süregelen
iletişimsizlik gerek moral bozukluğuna gerekse çözümsüzlüğe ve dahası sözlü
şiddete yol açmaktadır.
Başka
bir örnek vermek gerekirse bir genç elinde kahvesi ile yürürken başka birisi
önüne bakmadan yürüdüğünden elinde kahve olan gence çarpmıştı. Kahvesi üzerine
dökülen genç adam kahvenin dökülmesinin verdiği bir şaşkınlıkla karşısındakine
bakmıştı. Hatalı olan diğer genç hatası yüzünden çok üzüldüğünü ve özür dilediğini
dahası isterse kendisine yeni bir t-short alabileceğini söylemişti. Ne yaptı
hatasını kabul etti, özür diledi ve çözüm üretmeye başladı. Kahvesi üzerine
dökülen genç ise gayet sakin bir tavırla problem değil diyerek gülümseyip
yoluna devam etti. Burada aslında bir etki-tepki durumunu görmekteyiz. Tam
tersi olduğunu varsaydığımızda çatışmacı bir iletişim tarzı, durumu daha çok
zora sokacak belki de olay farklı bir boyuta sirayet edecekti.
Çok
sevdiğim bir sözü sizinle paylaşmak isterim; “İnsan, dilinin altında gizlidir.
Konuştukça kişiliğini ve kimliğini ele verir.” Buna benzer başka bir söz ise “
Üslubun, kimliğindir.” sözü.
Burada
belirtmek gerekir ki kendisini savunamayan ve aslında haksız olan insanların genelde
sözlü ve fiziksel şiddete başvurduğunu düşündüm çoğu zaman. Ne olursa olsun
sağlıklı bir iletişimin sözlü ve fiziksel şiddetten çok daha etkili sonuçlar
verdiğinin bilincinde oldum.
Unutmayalım
ki güzelliği bulmak için tüm dünyayı dolaşsak da onu içimizde taşımıyorsak asla
bulamayız. Bu kazanım, iletişim içinde oldukça önemli aslında.
Yazmak
için seçtiğim konu oldukça kapsamlı olsa da ben içimden geldiği gibi yazmak ve
sizlerle de pazar günü bu yazıyı paylaşmak istedim. Umarım okuyucu içinde
keyifli bir içerik olmuştur.
Yazıya
Mevlana’nın güzel bir sözü ile son vermek istedim. Herkese mutlu pazarlar…
Düşüncen konuşmana
Konuşman hareketine
Hareketin kaderine
yansır
Güzel düşün, güzel yaşa!