15 Ağustos 2012 Çarşamba

Kültür & Sanat & Hukuk

Tatil de olmanın avantajlarından biridir: gezmek, görmek, resim çekmek...-ki nitekim öyle de oldu. Evet, bugün sizler için bir müze gezisi gerçekleştirdim. Topkapı sarayı, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Çinili Köşk...Tabi, hepsi bir günde gezilecek yerler değil. Sergilenen o kadar çok eser var ki...Hepsi birbirinden değerli ve bir o kadar tarihsel. Buram buram tarih kokuyor her bir köşesi...Bir de tarihi eserlerimizi koruyabilsek... Bu nokta da bir kaç eleştirim olacaktır:

1.Özellikle arkeoloji müzesinde sergilenen eserlerin çoğu korumasızdı. Açık seçik, elle tutulabilir halde sergilenen bu eserler herhangi bir kişi tarafından zarara uğratılabilir ve daha kötüsü çalınabilir. Tarihe olan saygımız bu mu dur? Tarihe biçtiğimiz değer bu mudur? Ben, eserlerimizi bu şekilde görünce hayret ettim, dehşete kapıldım dahası utandım.
2.Sergilenen eserlerin pek çoğunda herhangi bir bilgilendirme notu yok! Bir esere bakıyorsunuz ama o eser nedir, kaçıncı yüzyıldan günümüze gelmedir, kim tarafından yapılmıştır bilemiyoruz. Olan bilgilendirme notları da öyle bir yere konulmuş ki okumak için yere oturmak gerekiyor.
3.Türbelere gelince " lütfen ayakkabılarınızı çıkartınız" yazısı var ama -burası Türkiye kimse alınmasın- oracıkta bıraktığın ayakkabının çalınmayacağının garantisini verebilir misiniz bana? En azından kilitli dolap yapılabilirdi veya ayakkabılara goloş geçirilmesi sağlanabilirdi. (Örnek resim aşağıda gösterilmiştir.) Zor bir şey olmasa gerek. O vaziyette ayakkabımın çalındığını düşünemiyorum bile :)

4.Milletçe tarihe meraklı olmadığımızı anlamak için müzeye gitmeniz yeterli. Türklerin sayısı çok azdı veya bizim dışımızda Türk yoktu bile. Önüm, arkam, sağım, solum " Turist ! "idi. Ve bir kez daha utandım.

Daha eleştirilecek çok şey var ama şimdilik en önemli sorunlara değinmiş olalım.

Şimdi sırada gezi esnasında sizler için çektiğim fotoğraflar var. İşte çektiğim resimlerden bazıları:

Topkapı sarayına giriş bu devasa kapıdan oluyor.

Bu ise ağlayan kadınlar lahdi...Rivayete göre, kadınlar eşleri öldükten sonra ağlarken ki figürleri lahitlere konurmuş.

Çinili Köşk...içerisinde işlemeli çanak, çömlek,vs var.

Ve bu da müze kedisi:) Dinlenirken bana eşlik etmiştir.


Dünyanın ilk yazılı antlaşması: Kadeş Antlaşması...










Bu heykele bayıldım=) Müzede ki heykellerin çoğunun elleri böyle idi neden acaba?



Ağlayan kadınlar lahdi...
 Bu da işin bizi ilgilendiren boyutu "Hitit Yasaları" . Hammurabi Kanunlarına denk gelemedik maalesef...Bir daha ki sefere umarım onu da çekip sizlerle paylaşabilirim.

Sanırım eski yasalar bile günümüze nazaran daha adil...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder