12 Temmuz 2013 Cuma

İSTANBUL BAROSU'NA GİDERKEN...

Avukat olabilmek için atılması gereken ilk adım İstanbul Barosu’ndan geçer. İstanbul Barosu’na giderken eli boş gitmek olmaz; staj için gerekli olan evraklarında hazır ve nazır olması gereklidir.(-ki ilgili evraklar sitemizde gösterilmiştir.)

Bendeniz, elimde evraklar Beyoğlu yollarına düştüm… Baro, giriş kısmında asılı duran bayraklarıyla adeta beni karşılıyor gibiydi.














Kapısından içeri girildiğinde masanın üzerinde duran baro dergilerine gözüm ilişti. Epeyce kalın ve hatta kitap şeklinde olan bu dergiye de yazı göndermek bundan sonra ki hedeflerim arasında yer alacaktı belki de...

Evrakların ilgilisine teslimini ve muhasebe işini de hallettikten sonra gönül rahatlığı içerisinde- bundan sonra da uğrak yerim olacak olan- barodan çıktım. 

Buralara kadar gelmişken Taksim Gezi Parkı’nı ziyaret etmeden gitmek olmazdı… Son zamanlarda nelere şahit olmamıştı ki Taksim?


















Taksim, gerçekten gezi parkı ile ayrı bir güzellikte idi.
Atatürk anıtı ile bankları ile uçuşan güvercinleri ve oyun oynayan afacanları ile apayrı bir güzellikteydi Taksim…

Meydandan geçerken merdivenlerin eşiğinde oturan yetişkin bir kadın dikkatimi çekmişti. 


Bir kanalın kameramanı, sessizce oturan sırtında uzunca bir yazı olan kadının yüzünü çekiyor sonrasında yazıyı hedef alıyordu kamerasına… Saatlerce orada oturarak, konuşmadan duruyordu kadın....İletmek istediği mesaj belliydi ve mesajı ile  sessizce direniyordu...















Taksim’e veda etmenin vakti gelmişti. Birkaç kare daha çekim yaptıktan sonra Kabataş’tan Kadıköy’e geçiş yaptım. Deniz dalgalıydı. Salına salına gidiyorduk. Kulaklarımda seferad’ın söylediği bir şarkı; “kız sen İstanbul’un neresindensin?”… Bu şarkı eşliğinde karşıya geçmek ayrı bir güzeldi benim için… Adına sayısız şarkılar yazılıp, çizilen İstanbul, bakalım bizlere daha neler gösterecek?


                                                                                   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder