Av.
Sinem SAÇKAN
Bu satırları yazarken
insanlığımdan büyük utanç duyarak yazıyorum. Vakit ayırıp okuyacağınız bu yazı
akademik bir yazı değil bu tür beklentisi olanlar şimdiden okumayı
bırakabilirler. İnsanlığın nerden nereye doğru gittiği/yol aldığı noktasında
bir takım yaşanılan somut olgulara vurgu yaparak içimi dökme niyetindeyim
sadece.
Son zamanlarda adeta
dünyayı yaşanamaz hale getirebilmek için elimizden geleni fazlasıyla yapıyoruz.
Bir takım ideolojiler uğruna, gözü dönmüş, hırsı vicdanını köreltmiş, yaptığı
eylemin sahte yüceliğine kendini inandırmış insanların (!) üzerimizde bırakmış
olduğu yük çok ağır…
Bir canlının en temel
hakkı yaşama hakkıdır. Bu hakkın üstünde olan başkaca bir hak yoktur. En temel
hak dediğimiz yaşama hakkı ulusal ve uluslararası yasalarla güvence altına
alınmıştır. O zaman aslolan bireyin can güvenliğini maksimize etmektir. Bu
yasaları elbette bizler kendimiz koyuyoruz ve yasalaştırıyoruz. Buraya kadar
sorun yok. Ancak kendi koyduğumuz kuralları kendimiz ihlal etmiyor muyuz? Göz
göre göre yaşanılan insanlık suçlarına tüm dünya sessiz kalmıyor mu? Haber
ajanslarında gözü yaşlı yüzü gözü kan içinde olup kahreden bakışlarıyla akan
kanını masumca silmeye çalışan çocuğun görüntüsüyle üzülüp ağlamıyor muyuz? Çok
çok acı… Yazarken kelimelerin yetersiz kaldığını düşünsem de tüm samimiyetimle
yazıyorum: İnsan olarak çok utandım… Belki de o görüntüleri izleyip elimden bir
şey gelmediği için… Defalarca kez izledim o küçük kızın yürek yakan görüntülerini.
O görüntüler inanın sadece gördüklerimizden ibaret değildi. İzlediğimiz o
görüntüler soykırımın ne kadar acımasız olduğunu da gözler önüne seriyordu.
En zor olanı da
yaşanılan bu acı gerçekleri görüp sessiz kalmak ve bir şey yapamamak… Siz,
hayat her şeye rağmen güzel ve yaşanmaya değer diye bombalı saldırıya maruz
kalan çocuğa bunu anlatsanız ne faydası olur? Ufak yaşta savaşın kanlı yüzüyle
tanışmış, psikoljisi yerle yeksan olmuş bu çocuğa dünyaları verseniz karşılık
alamazsınız. Fotoğraftaki bakışlar bu tezi ne yazık ki doğrulamaktadır.
Aradan az bir zaman
geçer belki her şey unutulur, hafızalardan silinir bu görüntüler. Ama o çocuk
yaşanılan bu tramvayı asla unutamaz. Evet, onun için artık hiçbir şey eskisi
gibi olmayacaktır ve insanlık içinde…
Bu ayıp, bu utanç
hepimizin…
Bizler kendimizi
sorgulayıp özeleştirimizi yapmadığımız ve düzelmediğimiz takdirde nice masum
küçük çocuklar katledilecek ve bizler yine yaşanılan bu tür acıları izlemekle
yetineceğiz.
Tüm bu yaşanılanlardan
habersiz olarak şaşkın ve mağrur bakışlarıyla dünyaya küsmüş olan Ümran
Dakneş’e tüm insanlık adına özür diliyorum…
Henüz 5 yaşındayken bu
utancı ona yaşattığımız için!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder